Kategoriler
Şarkı Sözleri Çevirileri V

Vald – Regarde toi Fransızca Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

J’suis très optimiste, j’vais l’faire, j’vais prouver qu’j’suis pas qu’optimiste, non
– Çok iyimserim, yapacağım, sadece iyimser olmadığımı kanıtlayacağım, hayır
J’suis très optimiste, c’est p’t-être une bonne nouvelle, ta mort subite, non
– Çok iyimserim, ani ölümünüz iyi haber olabilir, değil mi?
J’peux que maximiser, j’ai ait-f déjà tout ça avec un max de shit
– Sadece en üst düzeye çıkarabilirim, zaten tüm bunlara en fazla bokla sahibim
Avec un max de chattes, avec un max de chance, vodka, magnum, on n’en veut pas de shots
– Hiçbirinden max, şans, votka, magnum max ile birlikte, karşılıklı istemiyoruz
J’observe que si je demande pas, on me donne pas mes chèques, j’encaisse mal le coup, c’est comme v’là l’échec
– Eğer sormazsam, bana çeklerimi vermediklerini, kötü bir şekilde bozdurduğumu gözlemliyorum, bu v’là başarısızlığı gibi
J’demande pas d’lécher, juste en voir le bout, vous faites v’là les ex affolées de pour et fou
– Yalamak istemiyorum, sadece sonunu gör, çıldırmış eski sevgilini v’là yapıyorsun ve çıldırıyorsun
J’reviens du futur et tout (wah), j’avais la voiture et tout (wah)
– Gelecekten ve her şeyden geri döndüm (wah), arabam ve her şeyim vardı (wah)
Cartier sur la monture et tout (wah), Échelon, la devanture et tout (wah)
– Cartier dağda ve her şeyde (wah), Kademe, vitrin ve her şeyde (wah)

Quel flow de bâtard, j’rallume un bédo, le carnage est tel que c’est trop, j’veux pas l’voir
– Ne aşağılık bir akıntı, bir bedoyu açıyorum, katliam öyle ki çok fazla, görmek istemiyorum
Je bippe au détecteur d’métaux car j’ai trop de savoir
– Metal dedektörüne bip sesi çıkarıyorum çünkü bilecek çok şeyim var.
Frérot, te noie pas pour la mauvaise guapa ou bien j’te dirais : “J’te l’avais dit, voilà”
– Kardeşim, yanlış guapa için kendini boğma yoksa sana söylerim, “Sana söyledim, bu kadar”
(Haha, voilà) Ou bien j’te dirais : “J’te l’avais dit, voilà”
– (Haha, işte bu) Ya da “Sana söyledim, işte bu.”
J’suis dans la jungle comme le pire animal, quand même en guerre contre l’empire du mal
– En kötü hayvan gibi ormanın içindeyim, hala kötü imparatorlukla savaştayım.
J’rappe comme un hippie, j’suis dans “No Man No Cry”, je suis optimiste, je savais qu’on graillerait
– Hippi gibi rap yapıyorum, “No Man No Cry” filmindeyim, iyimserim, homurdanacağımızı biliyordum
Gueule de bois, je me sens marionnette
– Akşamdan kalma, kukla gibi hissediyorum
Amoureux d’sa pêche comme Mario l’est, si j’l’aimais moins, ça serait malhonnête
– Mario gibi bir şeftaliye aşık olmak, eğer onu daha az sevseydim, sahtekarlık olurdu

Bébé, regarde-toi
– Bebeğim, şu haline bak.
Bé(bé), tu n’regardes que toi
– Ol(ol), sadece kendine bakıyorsun
Bé(bé), regarde-toi
– Ol(ol), kendine bak
(Regarde-toi)
– (Bak)
Bébé, regarde-toi
– Bebeğim, şu haline bak.
Bé(bé), tu n’regardes que toi
– Ol(ol), sadece kendine bakıyorsun
Bé(bé), regarde-toi
– Ol(ol), kendine bak
(Regarde-toi)
– (Bak)

(Bé’) Qu’est-ce qu’on fabrique ? Tes fesses contre ma b—, attends, qu’est-ce tu t’agites ?
– (Be’) Ne yapıyoruz? Kıçın benim b—, bekle, neden endişeleniyorsun?
Attends, qu’est-ce tu trafiques ? (Attends) Cess ou haschich ? (What?) J’m’en bats les steaks, j’ai d’jà les bons amis (ok)
– Bekle, neyi takip ediyorsun? Cess mi esrar mı? (Ne?) Biftekler umurumda değil, zaten iyi arkadaşlarım var (tamam)
C’est bon, j’arrive si tu mets l’bon tarif (ok), j’prends pas l’espèce, je te sédentarise
– Sorun değil, doğru tarifeyi koyarsanız oraya gideceğim (tamam), türleri almıyorum, sizi sakinleştiriyorum
Ok, fais c’qu’on t’a dit ou espère qu’on s’marie, j’suis pas comme eux, je vais à Ko Samui
– Tamam, sana söylediklerimizi yap ya da evlenmeyi um, ben onlar gibi değilim, Ko Samui’ye gidiyorum.
Ok, même quand j’suis tout seul, j’suis jamais tout seul, j’suis avec Google, j’suis même dans Google
– Tamam, yapayalnız olduğumda bile, asla yapayalnız değilim, Google’dayım, Google’dayım bile
Je jouis même dans Google, j’pourrais vivre qu’avec Google, t’es ma préf’, t’es ma Google, sur tes lèvres, ma noodle
– Google’da bile boşalıyorum, sadece Google ile yaşayabilirim, sen benim öncelimsin, sen benim google’ımsın, dudaklarında, eriştem
Touche-moi sans les mains, regarde-moi bien dans les yeux, je s’rai là demain, sur la Terre, y a que nous deux
– Ellerim olmadan bana dokun, gözlerimin içine iyi bak, yarın orada olacağım, yeryüzünde, sadece ikimiz varız
On rigole mais j’suis sérieux, je mythone pas, mes meilleures années folles, c’est avec toi devant Netflix, Netflix
– Gülüyoruz ama ciddiyim, şaka yapmıyorum, en iyi kükreyen yirmili yaşlarım seninle Netflix’in önünde, Netflix
Eh, j’bégaie jamais, je m’explique (jamais, jamais, jamais), débranchez-moi, que je m’extirpe (ouais)
– Hey, asla kekelemem, kendimi açıklarım (asla, asla, asla), fişimi çekerim, dışarı çıkarım (evet)
Il veut quoi, là-cui’ ? C’est qui, c’type ? (Vas-y, il veut quoi, là-cui ?) J’me pose des questions comme un ex-flic (vas-y, vas-y, vas-y)
– Orada ne istiyor? “Bu adam da kim? (Devam et, orada ne istiyor?) Kendime eski bir polis gibi sorular soruyorum (devam et, devam et, devam et)
J’vis la fame comme un exil (ouais), y a qu’en promo que je m’exhibe (ouais)
– Şöhreti sürgün olarak yaşıyorum (evet), sadece gösterdiğim promosyonda (evet)
Déprimé, j’vois rien de sexy, sauf rappeur mauvais qui vend, ça, ça m’excite
– Depresyonda, seksi bir şey görmüyorum, satan kötü rapçi dışında, bu beni tahrik ediyor

Bébé, regarde-toi
– Bebeğim, şu haline bak.
Bé(bé), tu n’regardes que toi
– Ol(ol), sadece kendine bakıyorsun
Bé(bé), regarde-toi
– Ol(ol), kendine bak
(Regarde-toi)
– (Bak)
Bé(bé), regarde-toi
– Ol(ol), kendine bak
Bé(bé), tu n’regardes que toi
– Ol(ol), sadece kendine bakıyorsun
Bé(bé), regarde-toi
– Ol(ol), kendine bak
(Regarde-toi)
– (Bak)

(Bébé, regarde-toi
– (Bebeğim, şu haline bak
Bébé, regarde-toi
– Bebeğim, şu haline bak.
Bébé, regarde-toi
– Bebeğim, şu haline bak.
Regarde-toi)
– Sana bak)