Kategoriler
Genel

$UICIDEBOY$ – The Number You Have Dialed is Not in Service İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

Fallin’ apart
– Ayrı düşmek
You might’ve thought I was playing a part in the art I’ve created
– Yarattığım sanatta bir rol oynadığımı düşünebilirdin.
But most of the words reflect what’s happened or what is waiting to start happenin’
– Ama kelimelerin çoğu ne olduğunu ya da ne olduğunu yansıtmak
I keep on damagin’ myself, tryna fill the void
– Kendime zarar vermeye devam ediyorum, boşluğu doldurmaya çalışıyorum
With all this water ’round my neck, I’m ’bout to drip until I drown
– Tüm bu su ile ‘boynumda yuvarlak, ben’ ben boğulana kadar damla için bout kulüpler
All these drugs up in my nose, I taste the drip, that shit’s so sour
– Bütün bu ilaçlar burnumda, damlamanın tadını alıyorum, bu bok çok ekşi
All these cars that I bought either don’t start or they got impounded
– Aldım ya o arabaları başlama veya var trafikten men
Pursue the American dream, the nightmare’s what I doubted
– Amerikan rüyasını takip et, kabus şüphe ettiğim şey
Catch a flight to London or I’ll catch a flight to Lyon
– Londra’ya bir uçuş yakalayın ya da Lyon’a bir uçuş yakalayacağım
Show my face in public, show another one at home
– Yüzümü halka göster, evde başka bir tane göster
See my name on the marquee, letters falling down
– Kayan yazıdaki adımı gör, harfler düşüyor
Littering a cold dark street somewhere downtown
– Şehir merkezinde bir yerde soğuk ve karanlık bir sokak çöp
Soon as I reached cloud nine, it started stormin’
– Dokuzuncu buluta ulaştığımda, fırtınaya başladı.
Heavy thunderstorms in every city that I’m tourin’
– Gezdiğim her şehirde şiddetli fırtınalar
Life ain’t like a rap video, that’s just a warnin’
– Hayat bir rap videosu gibi değil, bu sadece bir uyarı
Hopin’ to see the sun when I wake up in the mornin’
– Sabah uyandığımda güneşi görmeyi umuyorum.

All this misery, misery, misery, fuck
– Bütün bu sefalet, sefalet, sefalet, lanet olsun
Look at my history, no mystery where I might end up, just shut up
– Geçmişime bak, nerede olabileceğime dair bir gizem yok, sadece kapa çeneni
Don’t wanna hear it, it’s my decision
– Duymak istemiyorum, bu benim kararım
May be my last words so just please listen
– Son sözlerimi lütfen sadece olabilir dinle
So long, it’s been torture bein’ here
– Uzun zamandır burada olmak işkenceydi.
So gone, getting high been how I cope with fear
– Yani gitti, kafayı bulmak korkuyla nasıl başa çıktığım oldu
Same song and I’m sick of singin’ it
– Aynı şarkıyı söylemekten bıktım.
Let me move on, it’s for my benefit
– Devam etmeme izin ver, bu benim yararım için
But come one, come all to my downfall
– Ama bir tane gel, hepsi benim çöküşüme gel
Bear witness to everything that I can’t solve
– Çözemediğim her şeye tanıklık et
My therapist made me promise before I end it all
– Terapistim her şeyi bitirmeden önce bana söz verdi
That her phone would be the one I choose to call, crying, asking
– Ona telefon seçtiğim bir ağlama ki, sorma
“Is it really worth it?
– “Gerçekten buna değer mi?
What’s beneath the surface or behind the curtain?”
– Yüzeyin altında veya perdenin arkasında ne var?”
Really don’t think I wanna take this any further
– Gerçekten bunu daha ileri götürmek istediğimi sanmıyorum
Made one last attempt to figure out my purpose
– Amacımı anlamak için son bir girişimde bulundum
I called her phone, it said not in service
– Telefonunu aradım, hizmette olmadığını söyledi.

When life gets hard (Gets hard)
– Hayat zorlaştığında (zorlaşır)
Keep on marchin’ on (Keep on marchin’ on)
– Marchin’ on (marchin Devam’) tutmak
Even if the finish line is far or you have to push the car (Push the car)
– Bitiş çizgisi uzak olsa bile veya arabayı itmek zorunda kalsanız bile (arabayı itin)
Keep on marchin’ on (Keep on marchin’ on, not in service)
– Devam et marchin ‘on (Devam Et Marchin’ on, hizmette değil)
When life gets hard (Gets hard)
– Hayat zorlaştığında (zorlaşır)
Keep on marchin’ on (Keep on marchin’ on)
– Marchin’ on (marchin Devam’) tutmak
Even if the finish line is far or you have to push the car (Push the car)
– Bitiş çizgisi uzak olsa bile veya arabayı itmek zorunda kalsanız bile (arabayı itin)
Keep on marchin’ on (Keep on marchin’ on)
– Marchin’ on (marchin Devam’) tutmak