The sun beamin’
– Güneş parlıyor
Y’all ready?
– Herkes hazır mı?
Ayo (DJ the fuck-DJ the fuck—)
– Ayo (DJ lanet olsun—DJ lanet olsun -)
It’s T, baby
– Bu T, bebeğim
I don’t think you’re ready
– Henüz hazır olduğunu düşünmüyorum
Wolf Haley, Bunnyhop, yo
– Kurt Haley, Bunnyhop, yo
I must say, I’m glad you found your way here
– Söylemeliyim ki, burada yolunu bulduğuna sevindim.
Yo
– Yo
Cookie crumbs in the rolls (Rolls), jet fuel scented vest (Vyoom)
– Rulolarda kurabiye kırıntıları( rulolar), jet yakıtı kokulu yelek (Vyoom)
Swim trunks in the trunk, Geneva water the best (The best, yeah)
– Bagajda yüzmek Mayo, Cenevre su en iyi (en iyi, Evet)
The passport lookin’ thick, the afro need a pick
– Pasaport kalın görünüyor, afro’nun bir seçime ihtiyacı var
My skin soak up the sun, ain’t shakin’ hands with you bums (Nah)
– Cildim güneşi emiyor, seninle el sıkışmıyor serseriler (Nah)
Bunnyhopper, the new car doors, they lift open (Woo)
– Bunnyhopper, Yeni araba kapıları, onlar açık kaldırın (Woo)
The lake water, dry off at the French Open (Ayy)
– Göl suyu, Fransa Açık’ta kuru (Ayy)
I rub it in these niggas’ faces like thick lotion
– Bu zencilerin yüzüne kalın bir losyon gibi sürüyorum
That big B is in motion, uh (Gangsta Grillz)
– O büyük B hareket halinde, uh (Gangsta Grillz)
Cool peach cobbler dude, spit like a llama do
– Serin şeftali ayakkabıcı dostum, bir lama gibi tükürmek
Used to be reckless, used to see what them commas do
– Pervasızdı, virgüllerin ne yaptığını görmeye alışkındı
New le Fleur season, summertime look like private school
– Le Fleur’un yeni sezonu, yaz aylarında özel bir okul gibi görünüyor
Keep it low, don’t want that shit to blow like Osama shoe
– Düşük tut, o Bokun Usame ayakkabısı gibi patlamasını istemiyorum
I’m a true connoisseur, hotel concierge
– Ben gerçek bir uzmanım, otel konsiyerjiyim
Know me as that spaced-out nigga with the chunky airs
– Tıknaz fiyaka ile o aralıklı zenci olarak beni tanı
UFC, that shit swole up, that’s VVS, keep Vic safe
– UFC, bu bok şişti, bu VVS, Vic’i güvende tut
That’s a mansion on that USB, it’s T
– Bu USB üzerinde bir konak, bu T
Yeah
– Evet
I hope you niggas been spendin’ your time wisely
– Umarım vaktinizi akıllıca harcıyorsunuzdur.
Call me if you get lost, baby
– Kaybolursan beni ara bebeğim.
As you can tell, we have (Haha)
– Söyleyebileceğiniz gibi, biz (Haha)
This shit for the sunseekers
– Güneş arayanlar için bu bok
Got the bikes on the tarmac
– Asfaltta bisiklet var
Welcome to the disco
– Diskoya hoş geldiniz
Hittin’ wheelies and shit
– Hittin ‘ wheelies ve bok
Call me if you get lost
– Kaybolursan Ara beni
Perfume on the skin, ha
– Cilt üzerinde parfüm, ha
Hahaha
– Hahaha
Call me if you lost
– Eğer kaybedersen beni ara
See, while y’all was in the house (Call me if you lost)
– Bakın, siz evdeyken (kaybettiyseniz beni arayın)
We was takin’ Rolls Royces to go see alligators
– Rolls Royces’u timsahları görmeye götürüyorduk.
DJ Drama, man (Call me if you lost)
– Dj Drama, dostum (kaybedersen beni ara)
Travelin’ the world
– Dünyayı geziyorum
Passport stamped up (Call me)
– Pasaport damgalı (beni ara)
It’s Tyler Baudelaire, nigga
– Ben Tyler Baudelaire, zenci.
Kategoriler