I spy with my little tired eye
– Küçük yorgun gözümle casusluk yapıyorum
Tiny as a firefly
– Ateşböceği kadar küçük
A pebble that we picked up last July
– Geçen Temmuz ayında aldığımız bir çakıl taşı
Down deep inside your pocket
– Cebinin derinliklerinde
We almost forgot it
– Neredeyse unutuyorduk.
Does it ever miss Wicklow sometimes?
– Bazen Wicklow’u özlüyor mu?
Ooh, ooh
– Ooh, ooh
They said the end is comin’
– Sonun geldiğini söylediler.
Everyone’s up to somethin’
– Herkes bir şeylerin peşinde.
I find myself runnin’ home to your sweet nothings
– Kendimi senin tatlı şeylerine koşarken buluyorum.
Outside, they’re push and shovin’
– Dışarıda itip kakıyorlar.
You’re in the kitchen hummin’
– Mutfakta mırıldanıyorsun.
All that you ever wanted from me was sweet nothin’
– Benden istediğin tek şey tatlıydı hiçbir şey
On the way home
– Eve dönerken
I wrote a poem
– Bir şiir yazdım
You say, “What a mind”
– “Ne akıl” diyorsun.
This happens all the time
– Bu her zaman olur
Ooh, ooh
– Ooh, ooh
‘Cause they said the end is comin’
– Çünkü sonun geldiğini söylediler.
Everyone’s up to somethin’
– Herkes bir şeylerin peşinde.
I find myself runnin’ home to your sweet nothings
– Kendimi senin tatlı şeylerine koşarken buluyorum.
Outside, they’re push and shovin’
– Dışarıda itip kakıyorlar.
You’re in the kitchen hummin’
– Mutfakta mırıldanıyorsun.
All that you ever wanted from me was nothin’
– Benden istediğin tek şey bir hiçti.
Industry disruptors and soul deconstructors
– Endüstri yıkıcıları ve ruh yapısökücüleri
And smooth-talking hucksters out glad-handing each other
– Ve düzgün konuşan hucksters birbirlerini mutlu bir şekilde dağıtıyor
And the voices that implore, “You should be doing more”
– Ve “Daha fazlasını yapmalısın” diye yalvaran sesler
To you, I can admit that I’m just too soft for all of it
– Sana göre, tüm bunlar için çok yumuşak olduğumu itiraf edebilirim
Ooh
– Ooh
They said the end is comin’
– Sonun geldiğini söylediler.
Everyone’s up to somethin’
– Herkes bir şeylerin peşinde.
I find myself runnin’ home to your sweet nothings
– Kendimi senin tatlı şeylerine koşarken buluyorum.
Outside, they’re push and shovin’
– Dışarıda itip kakıyorlar.
You’re in the kitchen hummin’
– Mutfakta mırıldanıyorsun.
All that you ever wanted from me was sweet nothin’
– Benden istediğin tek şey tatlıydı hiçbir şey
They said the end is comin’ (They said the end is comin’)
– Sonun geldiğini söylediler (Sonun geldiğini söylediler)
Everyone’s up to somethin’ (Everyone’s up to somethin’)
– Herkes bir şeylerin peşinde (Everyone’s up to something)
I find myself runnin’ home to your sweet nothings
– Kendimi senin tatlı şeylerine koşarken buluyorum.
Outside, they’re push and shovin’ (Outside, they’re push and shovin’)
– Dışarıda, itiyorlar ve itiyorlar (Dışarıda, itiyorlar ve itiyorlar)
You’re in the kitchen hummin’ (You’re in the kitchen hummin’)
– Mutfakta mırıldanıyorsun (Mutfakta mırıldanıyorsun)
All that you ever wanted from me was sweet nothin’
– Benden istediğin tek şey tatlıydı hiçbir şey
Kategoriler