Rain
– Yağmur
He wanted it comfortable, I wanted that pain
– O rahat olmasını istedi, ben o acıyı istedim
He wanted a bride, I was making my own name
– O bir gelin istedi, ben kendi adımı yapıyordum
Chasing that fame, he stayed the same
– Bu şöhretin peşinde, aynı kaldı
All of me changed like midnight
– Gece yarısı gibi değiştim
My town was a wasteland
– Kasabam bir çorak araziydi
Full of cages, full of fences
– Kafeslerle dolu, çitlerle dolu
Pageant queens and big pretenders
– Yarışma kraliçeleri ve büyük taklitçiler
But for some, it was paradise
– Ama bazıları için cennetti
My boy was a montage
– Oğlum bir montajcıydı.
A slow-motion, love potion
– Ağır çekim, aşk iksiri
Jumping off things in the ocean
– Okyanustaki şeylerden atlamak
I broke his heart ’cause he was nice
– Kalbini kırdım çünkü çok nazikti.
He was sunshine, I was midnight rain
– O gün ışığıydı, ben gece yarısı yağmuruydum
He wanted it comfortable, I wanted that pain
– O rahat olmasını istedi, ben o acıyı istedim
He wanted a bride, I was making my own name
– O bir gelin istedi, ben kendi adımı yapıyordum
Chasing that fame, he stayed the same
– Bu şöhretin peşinde, aynı kaldı
All of me changed like midnight
– Gece yarısı gibi değiştim
It came like a postcard
– Kartpostal gibi geldi
Picture perfect shiny family
– Resim mükemmel parlak aile
Holiday peppermint candy
– Tatil nane şekeri
But for him, it’s every day
– Ama onun için her gün
So I peered through a window
– Bu yüzden bir pencereden baktım
A deep portal, time travel
– Derin bir portal, zaman yolculuğu
All the love we unravel
– Çözdüğümüz tüm aşk
And the life I gave away
– Ve verdiğim hayat
‘Cause he was sunshine, I was midnight rain
– Çünkü o gün ışığıydı, ben gece yarısı yağmuruydum.
He wanted it comfortable, I wanted that pain
– O rahat olmasını istedi, ben o acıyı istedim
He wanted a bride, I was making my own name
– O bir gelin istedi, ben kendi adımı yapıyordum
Chasing that fame, he stayed the same
– Bu şöhretin peşinde, aynı kaldı
All of me changed like midnight rain
– Gece yarısı yağmuru gibi değiştim
He wanted it comfortable, I wanted that pain
– O rahat olmasını istedi, ben o acıyı istedim
He wanted a bride, I was making my own name
– O bir gelin istedi, ben kendi adımı yapıyordum
Chasing that fame, he stayed the same
– Bu şöhretin peşinde, aynı kaldı
All of me changed like midnight
– Gece yarısı gibi değiştim
I guess sometimes we all get
– Sanırım bazen hepimiz
Just what we wanted, just what we wanted
– Tam istediğimiz gibi, tam istediğimiz gibi
And he never thinks of me
– Ve beni hiç düşünmüyor
Except for when I’m on TV
– Televizyonda olduğum zamanlar hariç
I guess sometimes we all get
– Sanırım bazen hepimiz
Some kind of haunted, some kind of haunted
– Bir tür perili, bir tür perili
And I never think of him
– Ve onu hiç düşünmüyorum
Except on midnights like this
– Bunun gibi geceler hariç
(Midnights like this, midnights like this)
– (Gece yarısı böyle, gece yarısı böyle)
Kategoriler