Salt air, and the rust on your door
– Tuzlu hava ve kapınızdaki pas
I never needed anything more
– Daha fazla bir şeye ihtiyacım olmadı
Whispers of “Are you sure?”
– Bu “fısıltılar emin misin?”
“Never have I ever before”
– “Daha önce hiç var “
But I can see us lost in the memory
– Ama hafızamda kaybolduğumuzu görebiliyorum.
August slipped away into a moment in time
– Ağustos zaman içinde bir an içine kaymış
‘Cause it was never mine
– Çünkü asla benim olmadı.
And I can see us twisted in bedsheets
– Ve bizi çarşaflarda bükülmüş olarak görebiliyorum
August sipped away like a bottle of wine
– August bir şişe şarap gibi yudumladı
‘Cause you were never mine
– Çünkü sen asla benim olmadın
Your back beneath the sun
– Güneşin altında sırtın
Wishin’ I could write my name on it
– Keşke üzerine adımı yazabilseydim.
Will you call when you’re back at school?
– Okula döndüğünde arayacak mısın?
I remember thinkin’ I had you
– Sana sahip olduğumu düşündüğümü hatırlıyorum.
But I can see us lost in the memory
– Ama hafızamda kaybolduğumuzu görebiliyorum.
August slipped away into a moment in time
– Ağustos zaman içinde bir an içine kaymış
‘Cause it was never mine
– Çünkü asla benim olmadı.
And I can see us twisted in bedsheets
– Ve bizi çarşaflarda bükülmüş olarak görebiliyorum
August sipped away like a bottle of wine
– August bir şişe şarap gibi yudumladı
‘Cause you were never mine
– Çünkü sen asla benim olmadın
Back when we were still changin’ for the better
– Biz hala daha iyiye doğru değişirken
Wanting was enough
– İstemek yeterliydi
For me, it was enough
– Benim için yeterliydi
To live for the hope of it all
– Her şeyin umudu için yaşamak
Cancel plans just in case you’d call
– Her ihtimale karşı planları iptal et
And say, “Meet me behind the mall”
– Ve de ki: “alışveriş merkezinin arkasında buluşalım.””
So much for summer love and saying “us”
– Yaz aşkı ve “biz” demek için çok fazla”
‘Cause you weren’t mine to lose
– Çünkü kaybedecek benim değildin.
You weren’t mine to lose, no
– Kaybedecek benim değildin, hayır
But I can see us lost in the memory
– Ama hafızamda kaybolduğumuzu görebiliyorum.
August slipped away into a moment in time
– Ağustos zaman içinde bir an içine kaymış
‘Cause it was never mine
– Çünkü asla benim olmadı.
And I can see us twisted in bedsheets
– Ve bizi çarşaflarda bükülmüş olarak görebiliyorum
August sipped away like a bottle of wine
– August bir şişe şarap gibi yudumladı
‘Cause you were never mine
– Çünkü sen asla benim olmadın.
‘Cause you were never mine
– Çünkü sen asla benim olmadın.
Never mine
– Asla benim
But do you remember?
– Ama hatırlıyor musun?
Remember when I pulled up and said “Get in the car”
– Ben çekti ve “arabaya bin” dedi hatırlıyorum”
And then canceled my plans just in case you’d call?
– Sonra da beni araman ihtimaline karşı planlarımı iptal mi ettin?
Back when I was livin’ for the hope of it all, for the hope of it all
– Geri umuduyla yaşamak beni ben yapan, umut için tüm
“Meet me behind the mall”
– “Alışveriş merkezinin arkasında buluşalım”
(Remember when I pulled up and said “Get in the car”)
– (Çektiğimde ve “arabaya bin” dediğimde hatırla)
(And then canceled my plans just in case you’d call?)
– (Ve sonra her ihtimale karşı planlarımı iptal ettin mi?)
(Back when I was livin’ for the hope of it all, for the hope of it all)
– (Her şeyin umudu için yaşarken, her şeyin umudu için)
(“Meet me behind the mall”)
– (“Alışveriş merkezinin arkasında buluşalım”)
Remember when I pulled up and said “Get in the car”
– Ben çekti ve “arabaya bin” dedi hatırlıyorum”
And then canceled my plans just in case you’d call?
– Sonra da beni araman ihtimaline karşı planlarımı iptal mi ettin?
Back when I was livin’ for the hope of it all (For the hope of it all)
– Geri (bunu umut)bütün bu umut için yaşamak yaşımda
For the hope of it all, for the hope of it all
– Her şeyin umudu için, her şeyin umudu için
(For the hope of it all, for the hope of it all)
– (Her şeyin umudu için, her şeyin umudu için)
Kategoriler