They’re lookin’ right you
– Sana doğru bakıyorlar.
From the posters in your room
– Odanızdaki posterlerden
They’re the song that you sing
– Onlar senin söylediğin şarkı.
When you don’t believe a thing
– Hiçbir şeye inanmadığın zaman
They’re the hope and the prayer
– Onlar umut ve dua
When no one else is there
– Başka kimse yokken
A little dreamer in the glow of the receiver
– Alıcının parıltısında küçük bir hayalperest
Every song he played was alright
– Çaldığı her şarkı iyiydi.
Blew out the speakers, dancin’ in his sneakers
– Hoparlörleri patlattı, spor ayakkabılarıyla dans etti.
Every move he made was alright
– Yaptığı her hareket iyiydi.
Swingin’ on a beam of light
– Bir ışık demeti üzerinde sallanıyor
Catch a star before it dies (Dies)
– Ölmeden önce bir yıldızı yakala (Ölür)
What a perfect night to fly away
– Uçup gitmek için ne güzel bir gece
Goodbye to Vegas, there was nothin’ left to save us
– Vegas’a elveda, bizi kurtaracak hiçbir şey kalmamıştı.
So we drove away, it’s alright
– Biz de uzaklaştık, sorun değil.
Jump in the sprinter, touring through the winter
– Kış boyunca turne, sprinter atlamak
Every show we played was alright
– Oynadığımız her şov iyiydi.
Singin’ out our life on stage
– Sahnede hayatımızı anlatıyoruz
High enough to feel no pain (Oh)
– Acı hissetmeyecek kadar yüksek (Oh)
What a perfect day to fly away
– Uçup gitmek için ne güzel bir gün
Well, I don’t really know what I know
– Ne bildiğimi gerçekten bilmiyorum.
But I’ll show you everything that I can show you tonight
– Ama sana bu gece gösterebileceğim her şeyi göstereceğim.
And I don’t know where we’re goin’, but it’s goin’ alright
– Ve nereye gittiğimizi bilmiyorum, ama her şey yolunda gidiyor.
It’s alright, it’s alright
– Sorun yok, sorun yok
Well, I don’t really know what I know
– Ne bildiğimi gerçekten bilmiyorum.
But I’ll show you everything that I can show you tonight
– Ama sana bu gece gösterebileceğim her şeyi göstereceğim.
And I don’t know where we’re goin’, but it’s goin’ alright
– Ve nereye gittiğimizi bilmiyorum, ama her şey yolunda gidiyor.
It’s alright, it’s alright
– Sorun yok, sorun yok
It’s alright, it’s alright
– Sorun yok, sorun yok
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
No blood on the stage
– Sahnede kan yok
No Plant, no Paige
– Bitki yok, Paige yok
Kiss ’em all goodbye
– Hepsine elveda öpücüğü ver
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
No fist through the glass
– Camdan yumruk yok
No backstage pass
– Sahne arkası geçişi yok
‘Cause God killed rock
– Çünkü Tanrı rock’ı öldürdü.
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
(Ah-ah)
– (Ah-ah)
(God killed rock)
– (Tanrı kayayı öldürdü)
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
Your Buddy Holly glasses and your plastic casters
– Dostun Holly gözlüklerin ve plastik tekerleklerin
Kiss ’em all goodbye
– Hepsine elveda öpücüğü ver
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
Your leather slacks and your hi watt stacks
– Deri pantolonlarınız ve yüksek watt yığınlarınız
‘Cause God killed rock
– Çünkü Tanrı rock’ı öldürdü.
God killed rock and roll
– Tanrı rock and roll’u öldürdü
They’re lookin’ right you
– Sana doğru bakıyorlar.
From the posters in your room
– Odanızdaki posterlerden
They’re the song that you sing
– Onlar senin söylediğin şarkı.
When you don’t believe a thing
– Hiçbir şeye inanmadığın zaman
They’re the hope, they’re the prayer
– Onlar umut, onlar dua
When no one else is there
– Başka kimse yokken
They rock your mom
– Anneni sallıyorlar.
They rock your dad
– Babanı sallıyorlar.
(God killed rock and roll)
– (Tanrı rock and roll’u öldürdü)
On the bus after the show
– Gösteriden sonra otobüste
Starin’ down a lonely road
– Issız bir yolda seyrediyorum
Everybody needs a place to go
– Herkesin gidecek bir yere ihtiyacı var.
Kategoriler