Eighteen, we were undergrads
– On sekiz, biz lisans vardı
Stayed out late, never made it to class, uh
– Geç kaldı, hiç sınıf için yaptım, ah
Outer Richmond in a taxi cab
– Bir taksi taksi dış Richmond
You were sweatin’ bullets on the way to my Dad’s
– Babamın evine giderken kurşun terletiyordun.
And oh, you said, “Baby, think we’re movin’ too fast!”
– Ve sen, ” bebeğim, çok hızlı hareket ettiğimizi düşün!”
And I swear the magnolias flashed a smile (Flashed a smile)
– Ve yemin ederim manolyalar bir gülümseme parladı (bir gülümseme parladı)
And that’s when I caught me hopin’ you’d stay a while (Stay a while)
– Ve işte o zaman beni bir süre kalacağını umarak yakaladım (bir süre kal)
Baby, I’d give up anything to travel inside your mind
– Bebeğim, zihninde dolaşmak için her şeyden vazgeçerdim.
Baby, I fall in love again come every summertime
– Bebeğim, her yaz tekrar aşık oluyorum
My daddy taught me to choose ’em wisely but you don’t have to try
– Babam bana onları akıllıca seçmeyi öğretti ama denemek zorunda değilsin
‘Cause, baby, I fall in love every summertime
– Çünkü bebeğim, her yaz aşık oluyorum.
Twenty-five, man we’re missin’ church
– Yirmi beş, dostum kiliseyi özlüyoruz
Laugh ’bout everyone we’re hatin’ at work
– İş yerinde nefret ettiğimiz herkese gülün
Dinner with your sister and the jokes kinda hurt
– Kız kardeşinle akşam yemeği ve şakalar biraz acıtıyor
Cry the way home and you’re puttin’ me first, oh
– Eve dönerken ağla ve Beni ilk Sen Koy, oh
Yeah, you just always know what to say
– Evet, sadece her zaman ne söyleyeceğini biliyorsun
We’re strolling down the boulevard, and dancing under streetlights (Oh, the lights)
– Bulvarda yürüyoruz ve sokak lambalarının altında dans ediyoruz (oh, ışıklar)
Every year we get older and I’m still on your side (Oh, I)
– Her yıl yaşlanıyoruz ve ben hala senin tarafındayım (Oh, ben)
Baby, I’d give up anything to travel inside your mind
– Bebeğim, zihninde dolaşmak için her şeyden vazgeçerdim.
Baby, I fall in love again come every summertime
– Bebeğim, her yaz tekrar aşık oluyorum
My daddy taught me to choose ’em wisely but you don’t have to try
– Babam bana onları akıllıca seçmeyi öğretti ama denemek zorunda değilsin
‘Cause, baby, I fall in love every summertime
– Çünkü bebeğim, her yaz aşık oluyorum.
Every day is summertime
– Her gün yaz
Every day is summertime
– Her gün yaz
Every day is summertime with you
– Her gün seninle yaz
Kategoriler