I’m tryna blow bubbles, but inside
– Baloncukları patlatmaya çalışıyorum ama içeride
Can’t seem to fix my mood
– Ruh halimi düzeltemiyor gibiyim.
Today it’s as dark as my roots
– Bugün köklerim kadar karanlık
If I, if I ever let them grow out (Ah-ah)
– Eğer ben, eğer büyümelerine izin verirsem (Ah-ah)
Now all of my oceans have riptides
– Şimdi tüm okyanuslarımda dalgalanmalar var.
Can’t seem to find what’s wrong
– Neyin yanlış olduğunu bulamıyorum.
The whole world is letting me down
– Bütün dünya beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Don’t you think the early 2000s seem so far away? (Ay-ay-ay-ay)
– 2000’lerin başları bu kadar uzak görünmüyor mu sence? (Ay-ay-ay-ay)
Ladies, begin your sun salutations
– Bayanlar, güneş selamlarınıza başlayın.
Transcendental in your meditations (Love and light)
– Meditasyonlarınızda aşkın (sevgi ve ışık)
You can burn sage, and I’ll cleanse the crystals
– Sen adaçayı yakabilirsin, ben de kristalleri temizleyeyim.
We can get high, but only if the wind blows (Blows just right)
– Uçabiliriz, ama sadece rüzgar eserse (doğru Eserse)
I can’t feel a thing
– Hiçbir şey hissetmiyorum
I keep looking at my mood ring
– Görünümlü ruh hali yüzüğümü de devam ediyorum
Tell me how I’m feeling
– Nasıl hissettiğimi söyle
Floating away, floating away
– Uzakta yüzen uzakta yüzen
I’m tryna get well from the inside
– İçeriden iyileşmeye çalışıyorum.
Plants and celebrity news, all the vitamins I consume
– Bitkiler ve ünlü haberleri, tükettiğim tüm vitaminler
Let’s fly somewhere eastern, they’ll have what I need (They’ll have what I need)
– Doğuda bir yere uçalım, ihtiyacım olana sahip olacaklar (ihtiyacım olana sahip olacaklar)
Let’s go
– Hadi gidelim
Ladies, begin your sun salutations
– Bayanlar, güneş selamlarınıza başlayın.
Pluto in Scorpio generation (Love and light)
– Akrep kuşağında plüton (Aşk ve ışık)
You can burn sage, and I’ll cleanse the crystals
– Sen adaçayı yakabilirsin, ben de kristalleri temizleyeyim.
We can get high, but only if the wind blows (Blows just right, ri-ri-ri-right)
– Yükseğe çıkabiliriz, ama sadece rüzgar eserse (doğru esiyor, ri-ri-ri-doğru)
I can’t feel a thing
– Hiçbir şey hissetmiyorum
I keep looking at my mood ring
– Görünümlü ruh hali yüzüğümü de devam ediyorum
Tell me how I’m feeling
– Nasıl hissettiğimi söyle
Floating away, floating away
– Uzakta yüzen uzakta yüzen
All the sad girls sing
– Bütün hüzünlü kızlar şarkı söylüyor
We’ll keep dancing ’til the mood rings
– Ruh hali çalıncaya kadar dans etmeye devam edeceğiz.
Tell us how we’re feeling
– Bize nasıl hissettiğimizi anlat.
Floating away, floating away
– Uzakta yüzen uzakta yüzen
Take me to some kinda—
– Beni bir yere götür—
Take me to some kinda—
– Beni bir yere götür—
Take me to some kinda place (Anywhere)
– Beni bir yere götür (herhangi bir yere)
Watch the sun set, look back on my life (Take me to some kinda—)
– İzle, güneşin battığı, hayatımın geri (bir çeşit Götür Beni—bak
I just wanna know, will it be alright? (Take me to some kinda—)
– Sadece bilmek istiyorum, iyi olacak mı? (Beni bir yere götür—)
Take me to some kinda place (Anywhere)
– Beni bir yere götür (herhangi bir yere)
Kategoriler