Here’s the deal
– İşte anlaşma
‘Cause I know you wanna talk about it
– Çünkü bunun hakkında konuşmak istediğini biliyorum.
Here’s the deal
– İşte anlaşma
I promise you, like, a million tomorrows
– Sana söz veriyorum, milyonlarca yarın gibi
Here’s the deal
– İşte anlaşma
What I can promise is I’ll lie down
– Söz verebileceğim şey, uzanacağım.
Like a bed of wildflowers
– Kır çiçekleri yatağı gibi
And I’ll always make the sheets
– Ve çarşafları hep ben yapacağım.
Smell like gardenias wild at your feet
– Ayaklarında vahşi gardenyalar gibi kokuyorsun.
And I nourish you hazily
– Ve seni hazily besliyorum
Baby, I, I, I, I’ve been runnin’ on stardust
– Bebeğim, ben, ben, ben, ben yıldız tozuyla koşuyorum
Alone for so long
– Yalnız çok uzun
I wouldn’t know what hot fire was
– Sıcak ateşin ne olduğunu bilemezdim.
Hot fire, hot weather, hot coffee
– Sıcak ateş, sıcak hava, sıcak kahve
I’m better with you
– Seninle daha iyiyim
It’s strange, but it’s true, darling
– Garip, ama doğru, sevgilim.
Not to turn into a wildfire
– Orman yangınına dönüşmemek için
To light up your night
– Geceni aydınlatmak için
With only my smile and nothing that burns
– Sadece gülüşümle ve yanan hiçbir şeyle
Baby, I’ll be like a wildflower
– Bebeğim, kır çiçeği gibi olacağım.
I live on sheer willpower
– Saf irade gücüyle yaşıyorum.
I’ll do my best never to turn into something
– Elimden hiç açmak için bir şeyler yapacağım
That burns, burns, burns
– Bu yanıyor, yanıyor, yanıyor
Like the others, baby, burns, burns, burns
– Diğerleri gibi bebeğim, yanıklar, yanıklar, yanıklar
Here’s the deal
– İşte anlaşma
‘Cause I know you wanna talk about it
– Çünkü bunun hakkında konuşmak istediğini biliyorum.
Here’s the deal
– İşte anlaşma
You say there’s gaps to fill in, so here
– Doldurulması gereken boşluklar olduğunu söylüyorsun, o yüzden burada
Here’s the deal
– İşte anlaşma
My father never stepped in when his wife would rage at me
– Karım bana öfkelenirken babam hiç içeri girmedi.
So I ended up awkward but sweet
– Bu yüzden garip ama tatlı sona erdi
Later then hospitals, stand still on my feet
– Daha sonra hastaneler, ayaklarımın üzerinde dur
Comfortably numb, but with lithium came poetry
– Rahat uyuşmuş, ama lityum ile şiir geldi
And baby, I, I’ve been running on star drip
– Ve bebeğim, ben, ben yıldız damlasıyla koşuyordum.
IV’s for so long
– Damar yolu çok uzun
I wouldn’t know how cruel the world was
– Öyle acımasız dünya nasıl oldu bilmiyorum
Hot fire, hot weather, hot coffee, I’m better
– Sıcak ateş, sıcak hava, sıcak kahve, daha iyiyim
So I turn, but I learn (It from you, babe)
– Bu yüzden dönüyorum, ama öğreniyorum (Senden bebeğim)
Not to turn into a wildfire
– Orman yangınına dönüşmemek için
To light up your night
– Geceni aydınlatmak için
With only my smile and nothing that hurts
– Sadece gülüşümle ve acıtan hiçbir şeyle
Baby, I run like a wildflower
– Bebeğim, kır çiçeği gibi koşuyorum.
I live on sheer willpower
– Saf irade gücüyle yaşıyorum.
I promise that nothing will burn you
– Seni hiçbir şeyin yakmayacağına söz veriyorum.
Nothing will burn, burn, burn
– Hiçbir şey yanmayacak, yanmayacak, yanmayacak
Like the others, baby, burns, burns, burns
– Diğerleri gibi bebeğim, yanıklar, yanıklar, yanıklar
Burn, burn, burn (Like the others, baby)
– Yak, yak, yak (Diğerleri gibi bebeğim)
Like the others, baby, burns, burns, burns
– Diğerleri gibi bebeğim, yanıklar, yanıklar, yanıklar
It’s you from whom I learn, learn, learn
– Öğrendiğim, öğrendiğim, öğrendiğim sensin.
It’s you from whom I learn, learn, learn
– Öğrendiğim, öğrendiğim, öğrendiğim sensin.
Kategoriler