There’s a picture on the wall
– Duvarda bir resim var
Of me on a John Deere
– Bir John Deere’deyim
Jenny handed me a beer
– Jenny bana bira uzattı.
Said, “How the hell did you get there?”
– Dedi ki, “buraya Nasıl geldin?”
Oh, Oklahoma
– Oh, Oklahoma
Mm-mm, mm
– Mm-mm, mm
There were flowers that were dry
– Kuru çiçekler vardı.
Sittin’ on the dresser
– Şifonyerin üzerine oturuyorum.
She asked me where they’re from
– Bana nereden geldiklerini sordu.
I said, “A place I don’t remember”
– “Hatırlamadığım bir yer” dedim.
Oh, Oklahoma (Oh-oh)
– Oh, Oklahoma (Oh-oh)
Jenny jumped into the pool
– Jenny havuza atladı
She was swimmin’ with Nikki Lane
– Nikki Lane ile yüzüyordu.
She said, “Most men don’t want a woman
– Dedi ki, ” çoğu erkek bir kadın istemiyor
With a legacy, it’s of age”
– Tanınmış olan yaş değil”
She said “You can’t be a muse and be happy, too
– “Sen de ilham perisi olup mutlu olamazsın” dedi.
You can’t blacken the pages with Russian poetry
– Sayfaları Rus şiiriyle karartamazsın.
And be happy”
– Ve mutlu ol”
And that scared me
– Ve bu beni korkuttu
‘Cause I met a man who
– Çünkü bir adamla tanıştım.
Said he’d come back every May
– Gel dedi her Mayıs
Just to help me if I’d paint my banisters blue
– Korkuluklarımı maviye boyasaydım yardım etmek için.
Blue banisters, ooh
– Mavi korkuluklar, ooh
Said he’d fix my weathervane
– Weathervane’ımı tamir edeceğini söyledi.
Give me children, take away my pain
– Bana çocuk ver, acımı Çek
And paint my banisters blue
– Ve korkuluklarımı maviye boya
My banisters blue
– Korkuluklarım mavi
There’s a hole that’s in my heart
– Kalbimde bir delik var
All my women try and heal
– Tüm kadınlarım iyileşmeye çalışıyor
They’re doin’ a good job
– İyi bir iş başarıyorlar
Convincin’ me that it’s not real
– Gerçek değil bu Convincin beni’
It’s heat lightning, oh-oh-oh, oh
– Sıcak şimşek, oh-oh-oh, oh
‘Cause there’s a man that’s in my past
– Çünkü benim geçmişimde olan bir adam var.
There’s a man that’s still right here
– Hala burada olan bir adam var.
He’s real enough to touch
– Dokunacak kadar gerçek
In my darkest nights, he’s shinin’
– En karanlık gecelerimde, parlıyor
Ooh-ooh-ooh
– Ooh-ooh-ooh
Jenny was smokin’ by the pool
– Jenny havuz başında sigara içiyordu.
We were writin’ with Nikki Lane
– Nikki Lane ile yazıyorduk.
I said I’m scared of the Santa Clarita Fires
– Santa Clarita Yangınlarından korktuğumu söyledim.
I wish that it would rain
– Yağmur yağıyor olsaydı keşke
I said the power of us three can bring absolutely anything
– Üçümüzün gücünün kesinlikle her şeyi getirebileceğini söyledim.
Except that one thing
– Bir şey hariç
The diamonds, the rust, and the rain
– Elmaslar, pas ve yağmur
The thing that washes away the pain
– Acıyı yıkayan şey
But that’s okay, ’cause
– Ama sorun değil, çünkü
Now when weather turns to May
– Şimdi hava Mayıs ayına döndüğünde
All my sisters come to paint my banisters green
– Bütün kız kardeşlerim korkuluklarımı yeşile boyamaya geliyor.
My blue banisters grey
– Mavi korkuluklarım gri
Tex and Mex are in the Bay
– Tex ve Mex Körfezde
Chucky’s makin’ birthday cake
– Chucky doğum günü pastası yapıyor
Chickens runnin’, bare feet, there’s a baby on the way
– Tavuklar koşuyor, çıplak ayaklar, yolda bir bebek var.
And now my blue banisters are green and grey, ah-ah
– Ve şimdi mavi korkuluklarım yeşil ve gri, ah-ah
Summer comes, winter goes
– Yaz gelir, kış gider
Spring, I skip, God knows
– Bahar, atlarım, tanrı bilir
Summer comes, winter goes
– Yaz gelir, kış gider
Spring, I sleep, Heaven knows
– Bahar, uyuyorum, tanrı bilir
Every time it turns to May
– Her Mayıs ayına döndüğünde
All my sisters fly to me
– Bütün kız kardeşlerim bana uçuyor
To paint, paint
– Boya, boya
Kategoriler