If you knew how long it’d been since I let somebody in
– Birini içeri almayalı ne kadar zaman olduğunu bilseydin
Then you know why I can’t look you in the eyes for too long (Can’t do it, baby)
– O zaman neden gözlerinin içine çok uzun süre bakamadığımı biliyorsun (Yapamam bebeğim)
If you knew how long it’d been since I felt her on my skin
– Onu tenimde hissetmeyeli ne kadar zaman oldu bir bilsen
And why I keep lookin’ at the shape in the pants she got on
– Ve neden giydiği pantolonun içindeki şekle bakıp duruyorum
Is it really cheatin’ if she ain’t lovin’ me right?
– Eğer beni seven yok eğer o gerçekten hile yaptın değil mi?
If she’s not touchin’ me right?
– Bana dokunmuyorsa değil mi?
Leaves me lonely every night?
– Beni her gece yalnız mı bırakıyor?
You give me attention that she can’t seem to provide
– Bana onun sağlayamadığı ilgiyi gösteriyorsun.
Put in work to make me smile
– Beni gülümsetmek için çalış
Say good mornin’ and goodnight
– Günaydın ve iyi geceler de.
And I like the way you treat your mama
– Ve annene nasıl davrandığını seviyorum.
‘Cause it shows you how somebody will come and treat their woman
– Çünkü birinin gelip kadınına nasıl davranacağını gösteriyor.
I like (I like) the way your phone is open
– Telefonunuzun açık olma şeklini seviyorum (seviyorum)
(Fuck a passcode, man, she cut off mad hoes)
– (Şifreyi siktir et adamım, deli çapaları kesti)
And I like (You)
– Ve (Sizi)seviyorum
More than I should, more than I should
– Yapmam gerekenden daha fazla, yapmam gerekenden daha fazla
And I like (You)
– Ve (Sizi)seviyorum
More than I should, more than I should
– Yapmam gerekenden daha fazla, yapmam gerekenden daha fazla
Swear I’m not the type to lie (Not the type)
– Yemin ederim yalan söyleyecek tip değilim (Tip değil)
But I’d feel hella justified (Hella justified)
– Ama kendimi haklı hissederdim (haklı)
If I climbed on top and we fuck tonight away like two wrongs
– Eğer zirveye tırmanırsam ve bu gece iki yanlış gibi sevişirsek
And my boyfriend isn’t loyal (My girlfriend isn’t loyal)
– Ve erkek arkadaşım sadık değil (Kız arkadaşım sadık değil)
His morals in the toilet, that boy is on a voyage
– Ahlakı tuvalette, o çocuk bir yolculukta.
That boy is on a trip (Trip, ah)
– O çocuk bir yolculukta (Yolculuk, ah)
You say it might be time for me to dip (Dip, ah)
– Dalmamın vakti gelmiş olabilir diyorsun (Daldırma, ah)
Is it really cheatin’ if she ain’t lovin’ me right?
– Eğer beni seven yok eğer o gerçekten hile yaptın değil mi?
If she’s not touchin’ me right?
– Bana dokunmuyorsa değil mi?
Leaves me lonely every night?
– Beni her gece yalnız mı bırakıyor?
You give me attention that he can’t seem to provide
– Bana onun sağlayamadığı ilgiyi gösteriyorsun.
Put in work to make me smile
– Beni gülümsetmek için çalış
Say good mornin’ and goodnight
– Günaydın ve iyi geceler de.
And I like (I like) the way you treat your mama
– Ve annene nasıl davrandığını seviyorum (seviyorum)
‘Cause it shows you how somebody will come and treat their woman
– Çünkü birinin gelip kadınına nasıl davranacağını gösteriyor.
I like (I like) the way your phone is open
– Telefonunuzun açık olma şeklini seviyorum (seviyorum)
(Fuck a passcode, man, she cut off mad hoes)
– (Şifreyi siktir et adamım, deli çapaları kesti)
And I like (You)
– Ve (Sizi)seviyorum
More than I should, more than I should
– Yapmam gerekenden daha fazla, yapmam gerekenden daha fazla
And I like (You)
– Ve (Sizi)seviyorum
More than I should, more than I should
– Yapmam gerekenden daha fazla, yapmam gerekenden daha fazla
And I like (You)
– Ve (Sizi)seviyorum
And I like (You)
– Ve (Sizi)seviyorum
More than I should, more than I should
– Yapmam gerekenden daha fazla, yapmam gerekenden daha fazla
At this point, I’m too tired of holdin’ back
– Bu noktada, geri çekilmekten çok yoruldum.
At this point, my fantasies got the best of me (And I need it)
– Bu noktada, fantezilerim benden en iyisini aldı (Ve buna ihtiyacım var).
At this point, I’m too tired of holdin’ back
– Bu noktada, geri çekilmekten çok yoruldum.
At this point, my fantasies got the best of me
– Bu noktada, fantezilerim benden en iyisini aldı
And I need to pree the unknown, we’re both grown
– Ve bilinmeyeni öğrenmem gerek, ikimiz de büyüdük.
Enough to touch, enough to see what’s up
– Dokunmak yeter, yeter bakın ne oldu
Need to get your ass alone when nobody’s home
– Evde kimse yokken kıçını yalnız bırakmalısın.
Just let me touch, let me see what’s up with that na-na-na (Yeah)
– Sadece dokunmama izin ver, o na-na-na’ya ne olduğunu görmeme izin ver (Evet)
Yeah-yeah-yeah, let me see what’s up with that na-na-na (Mm)
– Evet-evet-evet, şu na-na-na’ya ne olduğunu görmeme izin ver (Mm)
Yeah-yeah-yeah
– Evet-evet-evet
Kategoriler