I can’t tell where your hair ends and mine begins– Saçını bittiği yerde söyleyebilirim ve benim başlarIf I ain’t have all these tattoos, I would think that it’s your skin– Eğer bu kadar dövmem olmasaydı, senin tenin olduğunu düşünürdüm.If I move too quick past you, I would think it’s my reflection– Seni çok çabuk geçersem, […]
Etiket: Kehlani
If you knew how long it’d been since I let somebody in– Birini içeri almayalı ne kadar zaman olduğunu bilseydinThen you know why I can’t look you in the eyes for too long (Can’t do it, baby)– O zaman neden gözlerinin içine çok uzun süre bakamadığımı biliyorsun (Yapamam bebeğim)If you knew how long it’d been […]
I could blame it on the physical– Fiziksel olarak suçlayabilirim.I could blame it on your lips, your touch, your kiss– Dudaklarında, dokunuşunda, öpücüğünde suçlayabilirim.You know, real traditional– Bilirsin, gerçek gelenekselBut your love’s too original– Ama aşkın çok orijinalYou are anything but conventional– Geleneksel bir şey ama Baby, did you know that– Bebeğim, bunu biliyor muydun?From […]
And I, and I wish I never– Ve ben, ve keşke hiçYou, yeah, yeah, yeah– Sen, evet, evet, evet I never let ’em win ‘less I say so– Daha az kazanmalarına asla izin vermem.And I don’t show my cards, but I play though– Ve kartlarımı göstermiyorum, ama yine de oynuyorumThen put ’em in my bag […]
Wouldn’t say I’m a liar, but I’m not always honest– Yalancı olduğumu söylemezdim ama her zaman dürüst değilim.I ain’t come through, but that’s why I ain’t promise– Gelmedim ama bu yüzden söz vermedim.You got a face that I couldn’t lie to– Yalan söyleyemeyeceğim bir yüzün var.Light blue lights in a white room– Beyaz bir odada […]
Fresh white flowers and a new tea light– Taze beyaz çiçekler ve yeni bir çay ışığıNine cups of water, still water– Dokuz bardak su, durgun suSoon I’ll see your face– Yakında yüzünü göreceğim.Don’t know why I ever thought you were far away– Neden uzakta olduğunu düşündüğümü bilmiyorum.I should’ve known better– Daha iyi bilmeliydim If I […]
We ain’t felt like us in a minute– Bir dakikadır kendimiz gibi hissetmiyoruz.Whole damn time I knew I shouldn’t have did it– Tüm bu lanet zaman boyunca bunu yapmamam gerektiğini biliyordumMight’ve got too excited, I’ll admit it– Belki de çok heyecanlandım, itiraf etmeliyimAlmost called your name when he was in it– O içerideyken neredeyse adını […]