Come stai?
– Nasılsın bu aralar?
Non mi hai mai risposto bene, come mai?
– Bana hiç iyi cevap vermedin, neden?
Ho provato anche a cercarti e non ci sei
– Senin için çok görünmeye çalıştım ve orada değilsin
Ogni volta che la prendo, corre
– Ne zaman alsam akıp gidiyor.
Mi porta sempre oltre
– Her zaman bana daha fazla sürer
Sono una scena, pure la parte, sono la curiosità
– Onlar bir sahne, hatta rol, onlar merak
Sono la storia, sono la sorte, sono una chance
– Ben tarihim, ben kaderim, ben bir şansımım
Sono la macchina delle parole, sono la sincerità
– Ben kelimelerin makinesiyim, samimiyim
Sono il terrore fuori dal centro, sono un discorso da bar
– Ben merkezin dışındaki terörüm, bar muhabbetiyim.
Sono il contrasto, migliore o peggio, io sono la qualità
– Ben kontrastım, daha iyi ya da daha kötüsü, kaliteyim
Sono diretta, non resto zitta, sì, sono l’ingenuità
– Ben dürüstüm, susmuyorum, evet, safım
Sono la via, sono la strada, sono la felicità
– Ben yolum, ben yolum, ben mutluluğum
Sono il segreto, la direzione, sono la divinità
– Ben sırrım, yönüm, tanrısallığım
Come stai?
– Nasılsın bu aralar?
Non mi hai mai risposto bene, come mai?
– Bana hiç iyi cevap vermedin, neden?
Ho provato anche a cercarti e non ci sei
– Senin için çok görünmeye çalıştım ve orada değilsin
Ogni volta che la prendo, corre
– Ne zaman alsam akıp gidiyor.
Mi porta sempre oltre
– Her zaman bana daha fazla sürer
E non lo so più come stai
– Ve artık nasılsın bilmiyorum
Non mi hai mai risposto bene, come mai?
– Bana hiç iyi cevap vermedin, neden?
Ho provato anche a cercarti e non ci sei
– Senin için çok görünmeye çalıştım ve orada değilsin
Ogni volta che ti prendo, corri
– Seni her yakaladığımda kaç
Mi porti sempre oltre, fuori, come stai?
– Beni hep öteye götürüyorsun, Dışarıdasın, nasılsın?
Quando ti cerco e scappi, mi lanci le cose, divento furioso
– Seni arayıp kaçtığımda, bana bir şeyler fırlatırsan öfkelenirim.
Come l’Orlando, perché sto urlando? Questo è un incendio doloso
– Orlando gibi, Neden çığlık atıyorum? Bu kundaklama
Non puoi scappare dicendo che mi ami, lasciandomi un vuoto che lacera
– Beni sevdiğini söyleyerek kaçamazsın, bana yırtık bir boşluk bırakarak
Uva che macera, lei che mi lascerà, io che non volto la pagina
– Üzümler o macera, o beni terk edecek, ben sayfayı çevirmeyenim
Io non ho volto, perché quelle immagini non si cancellano via
– Yüzüm yok çünkü o görüntüler silinmiyor.
Come la china, come eri prima che non eri solo mia
– Çin gibi, daha önce olduğun gibi, sadece benim değildin.
Sembra ieri ma è una vita fa, ma che vita fai? E che vita faccio?
– Dün gibi görünüyor ama bir ömür önce, ama sen ne iş yapıyorsun? Ve hayat ne yapmalıyım?
Oramai è tutto un vuoto, mi sento ghia–
– Şimdi hepsi boş, ghia’yı hissediyorum–
Poi facciamo l’odio, ridivento pazzo
– Sonra nefret ederiz, tekrar deliririm.
Ti ho sempre amato, ma non ti piaccio
– Seni hep sevdim ama sen benden hoşlanmıyorsun.
Ti ho preso sempre in braccio
– Seni hep kaldırdım.
Tu sei cattiva, già da quel maggio
– Mayıstan beri kötüsün.
Lo sento da un messaggio
– Bir mesajdan duydum.
Io potrei stare una vita a aspettare, ma sento che non sei vicina
– Bir ömür bekleyebilirim ama yakın olmadığını hissediyorum.
Ti cerco, ho bisogno, sei la medicina
– Seni arıyorum, sana ihtiyacım var, ilaç sensin
Se mi appari in sogno, ti chiedo
– Rüyamda bana görünürsen, sana soruyorum.
Come stai?
– Nasılsın bu aralar?
Non mi hai mai risposto bene, come mai?
– Bana hiç iyi cevap vermedin, neden?
Ho provato anche a cercarti e non ci sei
– Senin için çok görünmeye çalıştım ve orada değilsin
Ogni volta che la prendo, corre
– Ne zaman alsam akıp gidiyor.
Mi porta sempre oltre
– Her zaman bana daha fazla sürer
E non lo so più come stai
– Ve artık nasılsın bilmiyorum
Non mi hai mai risposto bene, come mai?
– Bana hiç iyi cevap vermedin, neden?
Ho provato anche a cercarti e non ci sei
– Senin için çok görünmeye çalıştım ve orada değilsin
Ogni volta che ti prendo, corri
– Seni her yakaladığımda kaç
Mi porti sempre oltre, fuori, come stai?
– Beni hep öteye götürüyorsun, Dışarıdasın, nasılsın?
Kategoriler