The chicken wakes up like she does every morning
– Tavuk her sabah olduğu gibi uyanır.
To the sounds of her husband’s screams
– Kocasının çığlıklarının seslerine
Sat in the dark on the eggs she is warming
– Karanlıkta yumurtaların üzerine oturdu ısınıyor
She closes her eyes and dreams of
– Gözlerini kapatıyor ve hayallerini kuruyor
Walking to Memphis, becoming a dentist
– Memphis’e yürümek, dişçi olmak
Anything but this
– Ama böyle bir şey
I mean, she likes her life as a mother and wife
– Yani, bir anne ve eş olarak hayatını seviyor.
But is that all she is?
– Hepsi o kadar mı?
She stares out the window
– Camdan dışarı bakar o
The very next morning, the chicken decides to
– Ertesi sabah, tavuk karar verir
Make her escape, get a taste of freedom
– Kaçmasını sağla, özgürlüğün tadına bak
She runs out the coop that her life’s been confined to
– Hayatının hapsedildiği kümesten kaçıyor.
Suddenly sees the thing she’s only dreamed of
– Birden sadece hayalini kurduğu şeyi görüyor.
Just up ahead, gophers run through a meadow
– Hemen ileride, gophers bir çayırdan geçiyor
Deer graze, birds sing
– Geyik otlatır, kuşlar şarkı söyler
Her future is waiting, right there for the taking
– Geleceği bekliyor, tam orada almak için
There’s just one thing
– Sadece bir şey var
The chicken must first cross the road
– Tavuk önce yolu geçmeli.
The road
– Yol
A sea of trees and green and moss
– Ağaçların, yeşilin ve yosunun denizi
Waiting just across the road, the road
– Yolun karşısında bekliyorum, yolun karşısında
A life of brighter days, a width of road away
– Daha aydınlık günlerle dolu bir hayat, bir yol genişliği uzakta
The road is gigantic, the chicken is little
– Yol devasa, tavuk küçük
She moves ahead left-right-left, right-left-right
– Sol-sağ-sol, sağ-sol-sağ ilerliyor
All of a sudden, she stops in the middle
– Aniden, ortada durur.
Frozen in place by a pair of headlights
– Bir çift far tarafından yerinde donmuş
It’s anyone’s guess what then happened next
– Sonra ne olacağını tahmin eden var mı
But most think she died
– Ama çoğu öldüğünü düşünüyor.
But I think we ought to believe that she got to
– Ama bence bunu yapması gerektiğine inanmalıyız.
The other side
– Diğer taraf
So that’s why she did it
– Yaptı da o yüzden
Goodbye
– Hoşça kalın
Kategoriler