The chicken wakes up like she does every morning– Tavuk her sabah olduğu gibi uyanır.To the sounds of her husband’s screams– Kocasının çığlıklarının seslerineSat in the dark on the eggs she is warming– Karanlıkta yumurtaların üzerine oturdu ısınıyorShe closes her eyes and dreams of– Gözlerini kapatıyor ve hayallerini kuruyorWalking to Memphis, becoming a dentist– Memphis’e […]
Etiket: Bo Burnham
Hey baby, uh, it’s me– Hey bebeğim, benim.Um, our anniversary’s comin’ up, it’s a pretty big one– Um, yıl dönümü bizim geliyor, oldukça önemli bir şey buAnd, um, I wrote a song for you– Ve senin için bir şarkı yazdım.So I’m just leaving you this voicemail because, um, I want the song to begin with […]
He’s a really cool guy– Gerçekten harika bir adamHe’s got a cool shirt– Harika bir gömleği var.He’s got cool shoes– Harika ayakkabıları var.Did I mention the shirt?– Gömlekten bahsetmiş miydim?If you ever got the chance to meet him– Eğer onunla tanışma fırsatın olursaYou’d know why I want to be him– Neden o olmak istediğimi biliyorsun.He […]
Wake up every morning at a quarter to ten– Her sabah çeyrek ile on arasında uyanLike, “Am I dying? Is this real? Oh, right, it’s this again”– Gibi, “ölüyor muyum? Bu gerçek mi? Oh, doğru, yine bu”I’m awoken by my daughter as she jumps in my bed– Yatağıma atlarken kızım tarafından uyandım.I’m only kidding, I […]
Get your fuckin’ hands up– Kalk be üstümden Get on out of your seats– Yerlerinizden kalkın.All eyes on me, all eyes on me– Tüm gözler üzerimde, tüm gözler üzerimdeGet your fuckin’ hands up– Kalk be üstümden Get on out of your seats– Yerlerinizden kalkın.All eyes on me, all eyes on me– Tüm gözler üzerimde, tüm […]
If you’d have told me a year ago– Bir yıl önce söyleseydin.That I’d be locked inside of my home (Ah, ah, ah)– Evimin içinde kilitli kalacağımı (Ah, ah, ah)I would have told you, a year ago:– Sana bir yıl önce söylerdim.:“Interesting; now leave me alone”– “İlginç; şimdi beni yalnız bırak”Sorry that I look like a […]
How we feelin’ out there tonight?– Bu gece orada nasıl hissediyoruz?Hahaha, yeah– Hahaha, EvetI am not feeling good– İyi hissetmiyorum Wake up at 11:30, feelin’ like a bag of shit (Oh no!)– 11:30’da uyan, bir bok torbası gibi hissediyorum (oh hayır!)All my clothes are dirty, so I’m smelling like a bag of shit– Tüm kıyafetlerim […]
CEO, entrepreneur– CEO, girişimciBorn in 1964– 1964 doğumluJeffrey– JeffreyJeffrey Bezos– Jeffrey BezosCEO, entrepreneur– CEO, girişimciBorn in 1964– 1964 doğumluJeffrey– JeffreyJeffrey Bezos– Jeffrey Bezos Come on, Jeffrey, you can do it– Hadi Jeffrey, yapabilirsin.Pave the way, put your back into it– Önünü aç, sırtını içine koyTell us why, show us how– Bize nedenini söyle, bize nasıl olduğunu […]
Um, possible, uh, ending song that is not finished yet– Um, Olası, uh, henüz bitmemiş olan son şarkıTest, take one– Test, bir tane al So long, goodbye– Elveda, hoşça kalI’ll see you when I see you– Seni gördüğümde görüşürüz.You can pick the street– Sen sokak seçebilirsinizI’ll meet you on the other side– Diğer tarafta buluşuruz.So […]
Can one be funny when stuck in a room?– Bir odada sıkışıp kaldığında komik olabilir mi? Trying to be funny and stuck in a room– Komik olmaya çalışıyorum ve bir odada sıkışmışThere isn’t much more to say about it– Ben daha fazla bir şey söylemek değilCan one be funny when stuck in a room?– Bir […]
I can’t really, uh, play the guitar very well– Gitarı pek iyi çalamam.Um, or sing, so, you know, apologies– Um, ya da şarkı söyle, yani, bilirsin, özür dilerim Stunning 8K resolution meditation app– Çarpıcı 8K çözünürlüklü meditasyon uygulamasıIn honor of the revolution, it’s half-off at the Gap– Devrimin şerefine, Gap’ta yarı yarıyaDeadpool’s self-awareness, loving parents, […]
The world is changing– Dünya değişiyorThe planet’s heating up– Gezegen ısınıyorWhat the fuck is going on? (Recorded laughter)– Ne oluyor? (Kaydedilen kahkaha)Rearranging– DüzenlerIt’s like everything happened all at once– Sanki her şey aynı anda olmuş gibiUm, what the fuck is going on? (Recorded laughter)– EE, ne oluyor? (Kaydedilen kahkaha)The people rising in the streets– Sokaklarda […]