No words appear before me in the aftermath
– Sonrasında benden önce hiçbir kelime görünmüyor
Salt streams out my eyes and into my ears
– Tuz gözlerimden ve kulaklarıma akıyor
Every single thing I touch becomes sick with sadness
– Dokunduğum her şey üzüntüden hasta oluyor
‘Cause it’s all over now, all out to sea
– Çünkü artık her şey bitti, denize açıldı
Goodbye, goodbye, goodbye
– Hoşça kal, hoşça kal, hoşça kal
You were bigger than the whole sky
– Tüm gökyüzünden daha büyüktün
You were more than just a short time
– Sen sadece kısa bir süreden fazlasıydın
And I’ve got a lot to pine about
– Ve çamlayacak çok şeyim var
I’ve got a lot to live without
– Onsuz yaşayacak çok şeyim var
I’m never gonna meet
– Asla buluşmayacağım
What could’ve been, would’ve been
– Ne olabilirdi, olurdu
What should’ve been you
– Sen ne olmalıydın
What could’ve been, would’ve been you
– Ne olabilirdi, sen olabilirdin
Did some bird flap its wings over in Asia?
– Asya’da bir kuş kanat çırptı mı?
Did some force take you because I didn’t pray?
– Dua etmediğim için seni zorla mı aldılar?
Every single thing to come has turned into ashes
– Gelecek her şey kül oldu
‘Cause it’s all over, it’s not meant to be
– Çünkü her şey bitti, olması gerektiği gibi değil
So I’ll say words I don’t believe
– Bu yüzden inanmadığım kelimeler söyleyeceğim
Goodbye, goodbye, goodbye
– Hoşça kal, hoşça kal, hoşça kal
You were bigger than the whole sky
– Tüm gökyüzünden daha büyüktün
You were more than just a short time
– Sen sadece kısa bir süreden fazlasıydın
And I’ve got a lot to pine about
– Ve çamlayacak çok şeyim var
I’ve got a lot to live without
– Onsuz yaşayacak çok şeyim var
I’m never gonna meet
– Asla buluşmayacağım
What could’ve been, would’ve been
– Ne olabilirdi, olurdu
What should’ve been you
– Sen ne olmalıydın
What could’ve been, would’ve been you
– Ne olabilirdi, sen olabilirdin
What could’ve been, would’ve been
– Ne olabilirdi, olurdu
What should’ve been you
– Sen ne olmalıydın
What could’ve been, would’ve been you
– Ne olabilirdi, sen olabilirdin
(What could’ve been, would’ve been you)
– (Ne olabilirdi, sen olabilirdin)
Goodbye, goodbye, goodbye
– Hoşça kal, hoşça kal, hoşça kal
You were bigger than the whole sky
– Tüm gökyüzünden daha büyüktün
You were more than just a short time
– Sen sadece kısa bir süreden fazlasıydın
And I’ve got a lot to pine about
– Ve çamlayacak çok şeyim var
I’ve got a lot to live without
– Onsuz yaşayacak çok şeyim var
I’m never gonna meet
– Asla buluşmayacağım
What could’ve been, would’ve been
– Ne olabilirdi, olurdu
What should’ve been you
– Sen ne olmalıydın
Kategoriler