I can’t lie, it feels nice that you’re calling
– Yalan söyleyemem, araman iyi hissettiriyor.
You sound sad and alone, and you’re stalling
– Sesin üzgün ve yalnız geliyor ve oyalıyorsun
And for once, I don’t care about what you want
– Ve bir kez olsun, ne istediğin umurumda değil
As long as we keep talking (As long as we’re talking)
– Konuşmaya devam ettiğimiz sürece (Konuştuğumuz sürece)
I mean, you gotta admit the history’s kind of unmatched
– Yani, tarihin eşsiz olduğunu kabul etmelisin.
Asian Calvinism, we made it out of that
– Asya Kalvinizmi, bundan kurtulduk
Well, whether we’re free of will or predestined
– İradesiz ya da önceden belirlenmiş olsak da
Clearly, I’ve not learned my lesson even now
– Açıkçası, şimdi bile dersimi almadım.
Hope He doesn’t strike me down (Strike me down)
– Umarım beni aşağı vurmaz (Beni aşağı vur)
The Goo Goo Dolls are dead to me
– Goo Goo Bebekleri benim için öldü
The way you should be, too
– Sen de öyle olmalısın.
But you bring them up
– Ama sen onları gündeme getiriyorsun.
Along with how much I fucking miss you
– Seni ne kadar özlediğimle birlikte
Maybe I’m just not better than this, I haven’t tried
– Belki de bundan daha iyi değilim, denemedim
Maybe life’s less romantic when I don’t wanna die
– Belki ölmek istemediğimde hayat daha az romantikleşir.
You’d think I’d be a fast learner
– Hızlı öğrenen biri olacağımı düşünürdün.
But guess I won’t ever mind crisping up on your backburner
– Ama sanırım senin sırtına çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır
Backburner
– Arka Yakıcı
Your backburner
– Senin backburner
Your backburner
– Senin backburner
Your backburner
– Senin backburner
It’s pathetic, but at least you are, too
– Acınası ama en azından sen de öylesin.
I don’t know what to do
– Ne yapacağımı bilmiyorum.
I don’t like anyone except sometimes you
– Bazen senden başka kimseyi sevmiyorum.
And now you’re sounding like a hurt puppy
– Ve şimdi yaralı bir köpek yavrusu gibi konuşuyorsun.
You look ugly when you cry
– Ağladığında çirkin görünüyorsun.
But I’m the one you think to call
– Ama aramayı düşündüğün kişi benim.
How do you feel lucky and appalled at the same time?
– Aynı anda kendinizi nasıl şanslı ve dehşete düşmüş hissediyorsunuz?
After everything you put me through
– Bana yaşattığın onca şeyden sonra
I somehow still believe in you, oh-oh
– Bir şekilde hala sana inanıyorum, oh-oh
But I know in a week or so
– Ama bir hafta içinde öğreneceğim.
You’ll fade away again
– Yine kaybolacaksın
And I wish that I cared
– Ve keşke umursayabilseydim
Hey, are you still there?
– Hey, hala orada mısın?
Good
– İyi
Maybe I’m just not better than this, I haven’t tried
– Belki de bundan daha iyi değilim, denemedim
‘Cause maybe you’ll finally choose me after you’ve had more time
– Çünkü belki daha fazla vaktin olduktan sonra beni seçersin.
I thought I was a fast learner
– Hızlı öğrenen biri olduğumu sanıyordum.
But guess I won’t ever mind, guess I won’t ever mind
– Ama sanırım hiç umursamayacağım, sanırım hiç umursamayacağım
Maybe I blame my mother bleeding into my stride
– Belki de annemin kan kaybından ölmesini suçluyorum.
Maybe it was my father and his wandering eyes
– Belki de babam ve başıboş gözleriydi.
(It’s their fault that) I’ll always be in your corner
– (Bu onların suçu) Her zaman senin köşesinde olacağım
‘Cause I don’t feel alive ’til I’m burnin’ on your backburner, oh-oh (Backburner, your backburner)
– Çünkü arkanda yanana kadar kendimi canlı hissetmiyorum, oh-oh (Arkanda yanana kadar, arkanda yanana kadar)
Oh, and I know that it’s sad that I settle for the backburner, oh-oh
– Oh, ve biliyorum ki backburner’a razı olmam üzücü, oh-oh
(Your backburner, your backburner)
– (Arkanı dön, arkanı dön)
(Your backburner, your backburner)
– (Arkanı dön, arkanı dön)
Oh, guess I won’t ever mind crisping up on your backburner, oh-oh
– Oh, sanırım senin sırtına çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır çıtır
(Your backburner, your backburner)
– (Arkanı dön, arkanı dön)
(Backburner, your backburner)
– (Arkanı dön, arkanı dön)
Oh, as long as you still think of me, oh, oh-oh
– Oh, hala beni düşündüğün sürece, oh, oh-oh
(Backburner, backburner)
– (Arka yakıcı, arka yakıcı)
Kategoriler