Sometimes, you look the same
– Bazen aynı görünüyorsun.
Just like you did before the accident
– Tıpkı kazadan önce yaptığın gibi.
When you’re starin’ into space
– Uzaya bakarken
It’s hard to believe you don’t remember it
– Hatırlamadığına inanmak zor.
Woke up in the ambulance
– Ambulansta uyandım.
You pieced it all together on the drive
– Hepsini sürücüde birleştirdin.
I know you don’t remember calling me
– Beni aradığını hatırlamadığını biliyorum.
But I told you even then you looked so pretty
– Ama o zaman bile çok güzel göründüğünü söylemiştim.
In a hospital bed, I remember you said
– Hastane yatağında, dediğini hatırlıyorum.
You were scared
– Korktun mu
And so was I
– Ben de öyle … …
In a standstill on the 5
– 5’te durma noktasında
Thought it was unusual, the early traffic
– Olağandışı olduğunu düşündüm, erken trafik
Usually, I don’t panic
– Genelde panik yapmam.
I just wanted to be on time
– Sadece zamanında olmak istedim.
When I saw the ambulances on the shoulder
– Omzundaki ambulansları gördüğümde
I didn’t even think of pullin’ over
– Hiç mola düşündün’ bile bilmiyordum
I pieced it all together late that night
– O gece geç saatlerde hepsini bir araya getirdim.
And I know you don’t remember calling me
– Ve beni aradığını hatırlamadığını biliyorum.
But I told you even then you looked so pretty
– Ama o zaman bile çok güzel göründüğünü söylemiştim.
In a hospital bed, I remember you said
– Hastane yatağında, dediğini hatırlıyorum.
You were scared
– Korktun mu
And so was I
– Ben de öyle … …
What if it happened to you on a different day?
– Ya farklı bir günde başına geldiyse?
On a bridge where there wasn’t a rail in the way?
– Rayın çıkmadığı bir köprüde mi?
Or a neighborhood street where the little kids play?
– Yoksa küçük çocukların oynadığı bir mahalle sokağı mı?
Or the Angeles Crest in the snow or the rain?
– Ya da karda ya da yağmurda Angeles Tepesi?
What if you weren’t alone? There were kids in the car
– Ya yalnız olmasaydın? Arabada çocuklar vardı.
What if you were remote? No one knows where you are
– Ya uzaktaysan? Nerede olduğunu kimse bilmiyor
If you changed anything, would you not have survived?
– Bir şeyi değiştirseydin hayatta kalamaz mıydın?
You’re alive, you’re alive, you’re alive
– Yaşıyorsun, yaşıyorsun, yaşıyorsun
And I know you don’t remember calling me
– Ve beni aradığını hatırlamadığını biliyorum.
But I told you even then you looked so pretty
– Ama o zaman bile çok güzel göründüğünü söylemiştim.
In your hospital bed, I remember you said
– Hastane yatağında, dediğini hatırlıyorum.
You were scared
– Korktun mu
And so am I
– Ben de aynı şekilde.
Kategoriler