Kategoriler
Ç Şarkı Sözleri Çevirileri

Conan Gray – The Exit İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

February, and the flowers haven’t even wilted
– Şubat ve çiçekler solmadı bile
It’s crazy how fast you tilted
– Ne kadar hızlı eğildiğin delilik.
The world that we were busy buildin’
– İnşa etmekle meşgul olduğumuz dünya
Mid-November, and I’m sippin’ on a half-cold coffee
– Kasım ortası ve yarı soğuk bir kahveyi yudumluyorum.
Starin’ at a girl who’s not me
– Ben olmayan bir kıza bakıyorum
On your arm, a carbon copy
– Kolunda, bir karbon kopyası

Feels like we had matching wounds
– Uyuşan yaralarımız varmış gibi geliyor.
But mine’s still black and bruised
– Ama benimki hala siyah ve çürük
And yours is perfectly fine now
– Ve seninki artık gayet iyi
Feels like we buried alive
– Sanki diri diri gömülmüşüz gibi
Something that never died
– Hiç ölmemiş bir şey
So, God, it hurt when I found out
– Tanrım, bunu öğrendiğimde canım yandı.

You love her, it’s over
– Onu seviyorsun, bitti.
Do you even doubt it on your lips? (What do you say, say?)
– Dudaklarından bile şüphe duyuyor musun? (Ne diyorsun, söyle?)
You love her, it’s over
– Onu seviyorsun, bitti.
You already found someone to miss
– Özleyecek birini buldun bile.
While I’m still standin’ at the exit (Oh-oh, oh-oh-oh)
– Hala çıkışta dururken (Oh-oh, oh-oh-oh)
I’m still standin’ at the exit (Oh-oh, oh-oh-oh, oh, oh)
– Hala çıkışta duruyorum (Oh-oh, oh-oh-oh, oh, oh)

I can’t hate you for getting everything we wanted
– İstediğimiz her şeyi elde ettiğin için senden nefret edemem.
I just thought that I would be a part of it
– Sadece bunun bir parçası olacağımı düşündüm.
I was movin’ into your apartment
– Dairene taşınıyordum.
When you met someone, she’s from your hometown
– Biriyle tanıştığında, o senin memleketindendi.
You hate the East coast, it’s where you live now
– Doğu kıyısı’ndan nefret ediyorsun, şu an yaşadığın yer orası.
Impossible to understand how you’re not comin’ back
– Nasıl geri dönmeyeceğini anlamak imkansız.
But I can’t say it out loud
– Ama yüksek sesle söyleyemem.

You love her, it’s over
– Onu seviyorsun, bitti.
Do you even doubt it on your lips? (What do you say, say?)
– Dudaklarından bile şüphe duyuyor musun? (Ne diyorsun, söyle?)
You love her, it’s over
– Onu seviyorsun, bitti.
You already found someone to miss
– Özleyecek birini buldun bile.
While I’m still standin’ at the exit (Oh-oh, oh-oh-oh)
– Hala çıkışta dururken (Oh-oh, oh-oh-oh)
I’m still standin’ at the exit (Oh-oh, oh-oh-oh, oh, oh)
– Hala çıkışta duruyorum (Oh-oh, oh-oh-oh, oh, oh)

Feels like we had matching wounds
– Uyuşan yaralarımız varmış gibi geliyor.
But mine’s still black and bruised
– Ama benimki hala siyah ve çürük
And yours is perfectly fine
– Ve seninki gayet iyi
Feels like we buried alive
– Sanki diri diri gömülmüşüz gibi
Something that never died
– Hiç ölmemiş bir şey
So God, it hurt when I found out
– Tanrım, bunu öğrendiğimde canım yandı.

You love her (Feels like we had matching wounds)
– Onu seviyorsun (Eşleşen yaralarımız varmış gibi geliyor)
It’s over (But mine’s still black and bruised)
– Bitti (Ama benimki hala siyah ve çürük)
Do you even doubt it on your lips? (And yours is perfectly fine now, what do you say, say?)
– Dudaklarından bile şüphe duyuyor musun? (Ve seninki şimdi gayet iyi, ne diyorsun, söyle?)
You love her (Feels like we buried alive)
– Onu seviyorsun (Sanki diri diri gömmüşüz gibi)
It’s over (Something that never died)
– Bitti (Hiç ölmemiş bir şey)
You already found someone to miss (So God, it hurt when I found out)
– Zaten özleyecek birini buldun (Bu yüzden Tanrım, öğrendiğimde acıttı)

You love her, it’s over
– Onu seviyorsun, bitti.
You already found someone to miss
– Özleyecek birini buldun bile.