Être seul, c’est difficile et là, ça fait des années
– Yalnız olmak zor ve yıllardır orada
Et de juger, c’est facile, surtout quand on n’y a pas goûté
– Ve yargılamak kolaydır, özellikle de tadına bakmadığınızda
Le plus dur, bah, c’était la première fois
– En zoru, ilk seferdi.
Puis le plus dur, c’est de savoir quand s’ra la dernière fois, hmm
– O zaman en zor şey s’ra’nın en son ne zaman olduğunu bilmek, hmm
C’est vrai j’suis pas contre un peu d’tendresse de temps en temps
– Bu doğru, zaman zaman küçük bir hassasiyete karşı değilim
Et puis cette fois ci, bah, j’pourrais l’faire en insultant
– Ve bu sefer, hakaret ederek yapabilirim.
Oui, tout est négociable dans la vie, moyennant paiement
– Evet, hayatta her şey pazarlık edilebilir, ödeme için
En plus, j’suis sûrement son meilleur client
– Ayrıca, muhtemelen onun en iyi müşterisiyim.
Mais oh, laissez donc ma maman
– Ama oh, bırak annem
Oui, je sais, c’est vrai qu’elle n’est pas parfaite
– Evet, biliyorum, mükemmel olmadığı doğru.
C’est un héros et ce s’ra toujours fièrement
– O bir kahraman ve her zaman gurur duyuyor
Que j’en parlerai, que j’en parlerai
– Bunun hakkında konuşacağımı, bunun hakkında konuşacağımı
J’suis un fils de pute, comme ils disent
– Dedikleri gibi ben bir orospu çocuğuyum.
Après tout ce qu’elle a fait pour eux
– Onlar için yaptığı onca şeyden sonra
Pardonne leurs bêtises, ô, chère mère
– Saçmalıklarını bağışla, sevgili anne.
Ils te déshumanisent, c’est plus facile
– Seni insanlıktan çıkarıyorlar, bu daha kolay
Les mêmes te courtisent
– Aynı woo seni
Et tout l’monde ferme les yeux
– Ve herkes gözlerini kapatır
Pourquoi tout le monde me déteste ?
– Neden herkes benden nefret ediyor?
Alors qu’c’est moi qui les nourris
– Ben ise onları besleyen
Leurs vies s’raient bien plus modestes
– Hayatları çok daha mütevazı olurdu.
Sans moi, elles seraient pourries
– Ben olmasam çürümüş olurlardı.
Le lit et la sécurité ont un prix, madame
– Yatak ve güvenliğin bir bedeli var Hanımefendi.
Bah oui, dans la vie, tout s’paye
– Evet, hayatta her şey ödenir.
On n’te l’avait donc jamais appris ? Hmm
– Bunu sana hiç söylemedik mi? Hmm
On m’accuse de faire de la traite d’êtres humains
– İnsan kaçakçılığıyla suçlanıyorum.
Mais cinquante, quarante, trente ou vingt pour cent, c’est déjà bien
– Ama yüzde elli, kırk, otuz ya da yirmi zaten iyi
Faudrait pas qu’elles se prennent un peu trop pour des mannequins
– Modeller için biraz fazla düşünmeleri gerekmiyor mu
Mesdames, ou devrais-je dire “putains”
– Bayanlar, yoksa “fahişeler” mi demeliyim?
Mais oh, laissez donc ma maman
– Ama oh, bırak annem
Oui, je sais, c’est vrai qu’elle n’est pas parfaite
– Evet, biliyorum, mükemmel olmadığı doğru.
C’est un héros et ce s’ra toujours fièrement
– O bir kahraman ve her zaman gurur duyuyor
Que j’en parlerai, que j’en parlerai
– Bunun hakkında konuşacağımı, bunun hakkında konuşacağımı
J’suis un fils de pute, comme ils disent
– Dedikleri gibi ben bir orospu çocuğuyum.
Après tout ce qu’elle a fait pour eux
– Onlar için yaptığı onca şeyden sonra
Pardonne leurs bêtises, ô, chère mère
– Saçmalıklarını bağışla, sevgili anne.
Ils te déshumanisent, c’est plus facile
– Seni insanlıktan çıkarıyorlar, bu daha kolay
Les mêmes te courtisent
– Aynı woo seni
Et tout l’monde ferme les yeux
– Ve herkes gözlerini kapatır
Je sais qu’c’est ton boulot mais faut bien qu’j’fasse le mien, non ?
– Senin işin olduğunu biliyorum ama benimkini yapmalıyım, değil mi?
Entre le tien et le mien, la différence, c’est que moi je paye des impôts
– Seninki ile benimki arasındaki fark vergi ödemem.
Allez, circulez, madame, reprend tes papiers et c’qu’il t’reste de dignité
– Hadi, dolaşın hanımefendi, belgelerinizi ve geriye ne kadar saygınlığınız kaldığını geri alın.
Pauvre femme, pff, trouve-toi un vrai métier
– Zavallı kadın, pff, kendine gerçek bir meslek bul
Mais oh (Mais oh), laissez donc ma maman
– Ama oh (Ama oh), bırak annem
Oui je sais (oui je sais), c’est vrai qu’elle n’est pas parfaite
– Evet biliyorum (evet biliyorum), mükemmel olmadığı doğru
C’est un héros (C’est un héros)
– O bir kahraman (O bir kahraman)
Et ce s’ra toujours fièrement que j’en parlerai (Que j’en parlerai), que j’en parlerai (Que j’en parlerai)
– Ve her zaman gururla bunun hakkında konuşacağım (Bunun hakkında konuşacağım), bunun hakkında konuşacağım (Bunun hakkında konuşacağım)
J’suis un fils de pute, comme ils disent
– Dedikleri gibi ben bir orospu çocuğuyum.
Après tout ce qu’elle a fait pour eux
– Onlar için yaptığı onca şeyden sonra
Pardonne leurs bêtises, ô, chère mère
– Saçmalıklarını bağışla, sevgili anne.
Ils te déshumanisent, c’est plus facile
– Seni insanlıktan çıkarıyorlar, bu daha kolay
Les mêmes te courtisent
– Aynı woo seni
Et tout l’monde ferme les yeux
– Ve herkes gözlerini kapatır
Kategoriler