I guess you could call it textbook
– Sanırım Ders Kitabı diyebilirsin.
I was lookin’ for the father I wanted back
– Geri istediğim babayı arıyordum.
And I thought I found it in Brentwood
– Ve onu Brentwood’da bulduğumu sanıyordum.
It seemed only appropriate you’d easily have my back
– Arkamı kolayca kollaman uygun görünüyordu.
And then there was the issue of her
– Ve sonra onun sorunu vardı
I didn’t even like myself, or love the life I had
– Kendimden bile hoşlanmadım ya da sahip olduğum hayatı sevmedim
And there you were with shining stars
– Ve orada parlayan yıldızlarla birlikteydin
Standin’ blue with open arms
– Kollarını açarak mavi duruyorsun.
You touched the detriment most of the friends I knew already had
– Zaten tanıdığım çoğu arkadaşın zararına dokundun.
You’ve got a Thunderbird, my daddy had one, too
– Senin Thunderbird’ün var, babamın da vardı.
Let’s rewrite history, I’ll do this dance with you
– Tarihi yeniden yazalım, bu dansı seninle yapacağım.
You know I’m not that girl, you know I’ll never be
– O kız olmadığımı biliyorsun, asla olamayacağımı biliyorsun.
Maybe just the way we’re different could set me free
– Belki farklı olma şeklimiz beni özgür bırakabilir.
And there we were, screamin’ “Black Lives Matter” in the crowd
– Ve screamin’ “Black Lives Matter” kalabalık olduk
By the Old Man River, and I saw you saw who I am
– Yaşlı adam Nehrinin kenarında, ve kim olduğumu gördüğünü gördüm.
God, I wish I was with my father
– Tanrım, keşke babamla olsaydım.
He could see us in all our splendor
– Bizi tüm ihtişamımızla görebiliyordu.
All the things I couldn’t want for him
– Onun için istemediğim her şeyi
I screamed for them, oh-oh-oh
– Onlar için çığlık attım, oh-oh-oh
I screamed for them, ah-ah
– Onlar için bağırdım, ah-ah
Could we do this dance again?
– Bu dansı tekrar yapabilir miyiz?
Do you think if I go blonde, we could get our old love back?
– Sence sarışın olursam eski aşkımızı geri alabilir miyiz?
I guess this is really the end
– Bu gerçekten sanırım yolun sonuna geldik
I never felt jealous before this year, but I’m jealous now
– Bu yıldan önce hiç kıskanmadım ama şimdi kıskanıyorum
People say we’re too much alike
– İnsanlar birbirlerine fazla olduğunu söyleyebilirim
But maybe, finally, that’ll make it right
– Ama belki, sonunda, bu her şeyi düzeltir.
In the end of all these sleepless nights
– Bütün bu uykusuz gecelerin sonunda
Other men I met felt right
– Tanıştığım diğer erkekler haklı hissettiler.
Would smile at you and stick a knife
– Sana gülümseyip bıçak saplardım.
In your back
– Sırtında
Finally, I met you so I’m not wonderin’ why
– Sonunda seninle tanıştım, bu yüzden nedenini merak etmiyorum.
You’ve got a Thunderbird, my daddy had one, too
– Senin Thunderbird’ün var, babamın da vardı.
Let’s rewrite history, I’ll do this dance with you
– Tarihi yeniden yazalım, bu dansı seninle yapacağım.
You know I’m not that girl, you know I’ll never be
– O kız olmadığımı biliyorsun, asla olamayacağımı biliyorsun.
Maybe just the way we’re different could set me free
– Belki farklı olma şeklimiz beni özgür bırakabilir.
There we were, screamin’ “Black Lives Matter” in the crowd
– Kalabalığın içinde, screamin’ “Black Lives Matter” biz
By the Old Man River, and I saw you saw who I am
– Yaşlı adam Nehrinin kenarında, ve kim olduğumu gördüğünü gördüm.
God, I wish I was with my father
– Tanrım, keşke babamla olsaydım.
He could see us in all our splendor
– Bizi tüm ihtişamımızla görebiliyordu.
All the things I couldn’t want for him
– Onun için istemediğim her şeyi
I screamed for them, oh-oh-oh
– Onlar için çığlık attım, oh-oh-oh
I screamed for them, ah-ah
– Onlar için bağırdım, ah-ah
Old Man River keeps rollin’
– Old Man River rollin’devam
With or without him
– İle veya olmadan onu
Old Man River keeps rollin’
– Old Man River rollin’devam
Without him, oh, my old man
– O olmadan, ah, eski dostum
Old Man River keeps rollin’, oh
– Yaşlı adam River yuvarlanmaya devam ediyor, oh
Kategoriler