Yeah
– Evet
Ayy
– Ayy
Listen
– Dinle
S-N-double-O-P, I’m a dizzog
– S-N-double-O-P, ben bir sersemim.
Shit, he was talking brazy, I ain’t lie, I knocked the nigga off
– Kahretsin, küstahça konuşuyordu, yalan söylemiyorum, zenciyi yere serdim.
I ain’t tryna give him a chance to kill me or take the stand on me
– Benim adamımın onu bana, beni öldürmek ya da kürsüye bir şansı vermeyeceğim.
He know I just had a hundred thousand Ps Saran’d on me
– Az önce yüz bin Ps Saran aldığımı biliyor.
I had to hand out all the rooms so she can’t say I molested
– Taciz ettiğimi söylememesi için tüm odaları dağıtmam gerekti.
I tried to take back all the watches, rings, and the necklaces
– Tüm saatleri, yüzükleri ve kolyeleri geri almaya çalıştım.
She said I’m takin’ full advantage ’cause I’m never stressin’
– Tüm avantajımı kullandığımı söyledi çünkü asla strese girmem.
‘Cause I had feelings for this girl that barely owned a residence
– Çünkü neredeyse hiç konut sahibi olmayan bu kıza karşı hislerim vardı.
Don’t get me wrong ’cause it ain’t nothing ’bout they money, nigga
– Beni yanlış anlama çünkü bu onların parasıyla ilgili bir şey değil, zenci.
I meant to tell you, since a kid, I been gettin’ my own figures
– Sana söylemek istediğim, çocukluğumdan beri kendi figürlerimi elde ediyordum.
I was bringin’ in the racks and she was steady shopping
– Raflara getiriyordum ve sürekli alışveriş yapıyordu.
I’m talking big bills, all colors, nigga, Monopoly
– Büyük faturalardan bahsediyorum, tüm renkler, zenci, Tekel
I ain’t trippin’, bitch, I’m sharper than a damn machete
– Tökezlemiyorum kaltak, lanet bir paladan daha keskinim.
Super different, I even stood out on my own partners
– Süper farklı, hatta kendi ortaklarımda bile göze çarpıyordum
Since a kid, I been a dresser, Thousand Island
– Çocukluğumdan beri şifonyerim, Bin Ada
I was shittin’, my diamonds green, pissy porta-potty, woah (Yeah)
– Sıçıyordum, elmaslarım yeşil, pissing porta-lazımlık, woah (Evet)
Bitch talk to me while I’m sleepin’, yeah, yeah
– Ben uyurken kaltak konuş benimle, evet, evet
Swimmin’ in the linen like deep-end, yeah, yeah
– Çarşafların içinde uçsuz bucaksız yüzmek gibi, evet, evet
All I ever needed was a alibi, yeah, yeah
– Tek ihtiyacım olan bir mazeretti, evet, evet
I don’t need a motherfucking reason, yeah
– Lanet olası bir nedene ihtiyacım yok, evet.
Out of mind, so I keep a pizzy
– Aklımı kaçırdım, bu yüzden bir pizzacı tutuyorum
Everything a hundred, I don’t ever leave a fifty, yeah
– Her şey yüz, asla elli bırakmam, evet
Did my own half-time, if I was simple
– Eğer basit olsaydım, kendi molamı kendim yaptım
What the fuck you think I’m rich for?
– Neden zengin olduğumu sanıyorsun?
Why you think I’m always talking shit with my hand on my dick?
– Neden hep elim sikimde bok konuştuğumu sanıyorsun?
In the crib, these bitches turned it to a strip show
– Beşikte, bu orospular onu striptiz şovuna çevirdi.
It’s what it is, though
– Yine de olan bu
Yeah, yeah, it’s what it is, though, yeah, woah
– Evet, evet, öyle olsa da, evet, woah
Leave me alone, take your ass home
– Beni rahat bırak, kıçını eve götür.
If it ain’t another million, I ain’t pickin’ up the phone
– Eğer bir milyon daha değilse, telefonu açmayacağım.
Phony motherfuckers always sittin’ on a throne
– Sahte piçler her zaman tahtta otururlar.
All I want’s some pussy, baby, give a dog a bone, yeah, yeah
– Tek istediğim biraz amcık bebeğim, bir köpeğe kemik ver, evet, evet
I don’t need a lot, but I got a lot
– Çok şeye ihtiyacım yok ama çok şeyim var.
I don’t need a lot, but I got a lot, yeah
– Çok fazla şeye ihtiyacım yok, ama çok şeyim var, evet
Two hundred for the whip in the parking lot
– Otoparktaki kırbaç için iki yüz
Everything cuttin’, turn this shit into a barbershop
– Her şey kesiliyor, bu boku berber dükkanına çevir
Swear I’m always shinin’, couldn’t tell you if it’s dark or not
– Her zaman parlıyor ediyorum, yemin ediyorum karanlıksa söyleyemem ya
Just a couple things I thought about, yeah, yeah
– Sadece birkaç şey düşündüm, evet, evet
Kategoriler