Fuck la pop, j’veux du rap thug
– Siktir et pop, haydut rap istiyorum
Ça nous empêche pas d’faire du purple, (Ouais)
– Mor yapmamızı engellemiyor, (Evet)
Bond au plafond dans les clubs, clubs
– Kulüplerde, kulüplerde tavana atla
Mets l’son à fond c’est le zbeul, zbeul (Woop)
– Sesi sonuna kadar aç zbeul, zbeul (Woop)
On peut serrer ta tante mais en bas ça veut pas
– Teyzene sarılabiliriz ama aşağıda olmak istemiyor.
Elle met la un, y a moi, mes gars d’en bas
– Birini o koyar, işte ben, adamlarım aşağıda.
Il veut le hit, il veut le titre
– İsabeti istiyor, ünvanı istiyor
Se plaint du biz, sait même pas faire des rimes
– İş hakkında şikayet ediyor, kafiyeyi bile bilmiyor
On fait trembler les murs et le sol, han
– Duvarları ve zemini sallıyoruz, han.
Ça vient d’la ue-r et des halls
– Ue-r’den ve koridorlardan geliyor.
On est dans tous les coups même à l’époque des cours
– Dersler sırasında bile tüm çekimlerdeyiz.
Y’a que si tu restes peace qu’on écoute
– Sadece huzur içinde kalırsan seni dinleriz.
La musique sur écoute, les phones-tél’ sur écoute
– Muslukta müzik, telefonlar-muslukta tel ‘
Mon alibi c’était une soirée cool
– Mazeretim harika bir geceydi.
Tellement déter, j’suis détestable
– Nefret edilecek çok şey var, nefret ediyorum
Visa car il refuse l’ESTA
– Vize çünkü esta’yı reddediyor
Radeau Seine Zoo, drapeau Blackbird
– Seine Hayvanat Bahçesi Sal, Karatavuk bayrağı
On s’voyait pas solo sur le paquebot
– Birbirimizi astarda yalnız görmedik.
Hug’zer ravitaille un butin plein de prods
– Hug’zer prods dolu bir ganimet sağlar
Pour la mif’ on casse tout comme un black bloc
– Mıf için her şeyi siyah bir blok gibi kırıyoruz
A quoi bon faire plus de maille hein ?
– Daha fazla örgü yapmanın ne anlamı var?
J’fais ça pour la culture comme un Maya
– Bunu bir Maya gibi kültür için yapıyorum.
Ton rap c’est pas nul, c’est pire, c’est moyen
– Rapin berbat değil, daha kötüsü, ortalama
Et moi depuis qu’j’ai cé-per ça perd ses moyens
– Ve başladığımdan beri yolumu kaybediyorum.
Y’a un gun planqué chez moi je le sais bien
– Evimde zulalanmış bir silah var bunu iyi biliyorum.
Mais je fais semblant de pas me rappeler la cachette
– Ama saklandığım yeri hatırlamıyormuş gibi yapıyorum.
J’aimerais bloquer l’schéma qu’on installa dans ma te-té
– Odamda kurulu olan bilgisayarı engellemek istiyorum
Quand mes crocs ne savaient même pas mâcher
– Dişlerim çiğnemeyi bile bilmezken
Du haut de ma chaise, l’humain m’achève
– Sandalyemin tepesinden, insan beni bitiriyor.
Celui qui sort le machin ou la machette
– Pala ya da pala çıkaran
Les initiales de l’Europe sur la gâchette
– Avrupa’nın tetikteki baş harfleri
Ceux qui emploient des sans-papiers pour les payer moins cher
– Belgesiz göçmenleri daha az ödemek için istihdam edenler
Wesh on est où là ? (Wesh on est où ?)
– Wesh, şimdi neredeyiz? (Wesh neredeyiz?)
Ils parlent comme si on était pas chez nous
– Sanki evde değilmişiz gibi konuşuyorlar.
On est pas chez nous là ? (On est chez nous)
– Evde değil miyiz? (Evdeyiz)
Comme car de CRS, on va les cher-dou
– CRS yüzünden olduğu gibi, onları besleyeceğiz
Wesh on est où là ? (Wesh on est où ?)
– Wesh, şimdi neredeyiz? (Wesh neredeyiz?)
Ils parlent comme si on était pas chez nous
– Sanki evde değilmişiz gibi konuşuyorlar.
On est pas chez nous là ? (On est chez nous)
– Evde değil miyiz? (Evdeyiz)
Comme car de CRS, on va les cher-dou
– CRS yüzünden olduğu gibi, onları besleyeceğiz
Pas raisonnable, j’suis un zonard
– Değil makul bir zonard ediyorum
Mais ils m’voient pas, sur le sonar
– Ama beni sonarda göremezler.
Hey, c’crédit, putain quelle vie
– Hey, bu, ne boktan bir hayat
J’suis au Mexique, si ça tourne mal
– Yanlış giderse Meksika’dayım.
Comportement intenable
– Savunulamaz davranış
De Paname à Grenoble
– Paname’den Grenoble’a
J’suis pas dans les que-mar, j’suis pas dans la de-mo
– Ben que-mar’da değilim, de-mo’da değilim.
J’te le dis en deux mots, fuck ça
– Sana iki kelimeyle söylüyorum, siktir et
Comme aller en boîte et tous vos bails de gue-dro
– Bir kulübe gitmek ve tüm gue-dro kefaletleriniz gibi
On va la jouer comme ça, les ignorer comme d’hab
– Böyle oynayacağız, her zamanki gibi görmezden geleceğiz.
C’est bien d’savoir tirer, faut choisir les bonnes armes
– Ateş edebilmek güzel, doğru silahları seçmelisin
Non, poto, déconne pas, ne joue pas les gue-din
– Hayır poto, ortalığı karıştırma, gue-din çalma.
C’est chacun son chemin, y’en a pas deux comme toi
– Her biri kendi yolunda, senin gibi iki kişi yok.
Intenable, déter et tenace
– Savunulamaz, kararlı ve inatçı
On va casser des barres en parlant de tes menaces
– Tehditlerinizden bahsederken parmaklıkları kıracağız.
Wesh, on est où là, on est chez nous là
– Wesh, neredeyiz, evdeyiz burada.
Même quand on est posé sur les ges-pla de Chetumal
– Chetumal ges-pla’da poz verdiğimizde bile
Tout, dans la dégaine
– Her şey, çekilişte
De la haine dans l’ADN
– DNA’da nefret
Y’a le biff dans la TN
– Tn’de biff var.
Pousse le son dans la BM
– Sesi bm’ye itin
Tu baises les moches, pas les belles
– Çirkinleri beceriyorsun, güzelleri değil.
Fais pas le mac ou j’sors les postes avec elle
– Mac’i yapma yoksa onunla birlikte gönderileri çıkarırım.
Mon équipe fait parler d’elle
– Benim takımım kasabanın muhabbeti
Les tirs ça vient d’chez nous comme les frites tah les Belges
– Kurşunlar, Belçikalıların kızartması gibi evden geliyor.
Fuck tous les frères d’armes qui pensent qu’à leur gueule
– Sadece ağızlarını düşünen tüm silah kardeşlerini siktir et
Ze3ma, s’ils baisent pas, personne va ken
– Ze3ma, eğer sikişmezlerse kimse sikmeyecek.
Allez, cassez-vous d’là
– Hadi, defol git buradan.
Renois, toubab, rebeus, tout ça (on est pas chez nous là ?)
– Renois, toubab, rebeus, hepsi (burada evde değil miyiz?)
Hindous, chinois, renois
– Hindular, Çinliler, renoiler
Toubab, rebeus, tout ça (wesh, on est où là ?)
– Toubab, rebeus, hepsi (wesh, şimdi neredeyiz?)
Wesh on est où là ? Wesh on est où ?
– Wesh, şimdi neredeyiz? Wesh, neredeyiz?
Ils parlent comme si on était pas chez nous
– Sanki evde değilmişiz gibi konuşuyorlar.
On est pas chez nous là ?
– Evde değil miyiz?
Wesh on est où là ? Wesh on est où ?
– Wesh, şimdi neredeyiz? Wesh, neredeyiz?
Ils parlent comme si on était pas chez nous
– Sanki evde değilmişiz gibi konuşuyorlar.
On est pas chez nous là ?
– Evde değil miyiz?
(On est pas chez nous ?)
– (Evde değil miyiz?)
Wesh on est où là ? (Wesh on est où ?)
– Wesh, şimdi neredeyiz? (Wesh neredeyiz?)
Ils parlent comme si on était pas chez nous
– Sanki evde değilmişiz gibi konuşuyorlar.
On est pas chez nous là ? (On est chez nous)
– Evde değil miyiz? (Evdeyiz)
Comme car de CRS, on va les cher-dou
– CRS yüzünden olduğu gibi, onları besleyeceğiz
Wesh on est où là ? (Wesh on est où ?)
– Wesh, şimdi neredeyiz? (Wesh neredeyiz?)
Ils parlent comme si on était pas chez nous
– Sanki evde değilmişiz gibi konuşuyorlar.
On est pas chez nous là ? (On est chez nous)
– Evde değil miyiz? (Evdeyiz)
Comme car de CRS, on va les cher-dou
– CRS yüzünden olduğu gibi, onları besleyeceğiz
Kategoriler