It’s astounding
– Bu şaşırtıcı
Time is fleeting
– Zaman geçiyor
Madness takes its toll
– Delilik bedelini ödüyor
But listen closely
– Ama yakından dinle
(Not for very much longer)
– (Çok uzun süre değil)
I’ve got to keep control
– Kontrol altında tutmak lazım
I remember doing the Time Warp
– Zaman Eğriliğini yaptığımı hatırlıyorum.
Drinking those moments when
– O anları içerken
The blackness would hit me
– Karanlık beni vuracaktı
And the void would be calling
– Ve boşluk çağırıyor olurdu
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
It’s just a jump to the left
– Sadece sola doğru bir sıçrama.
And then a step to the right
– Ve sonra sağa doğru bir adım
With your hands on your hips
– Ellerin kalçalarındayken
You bring your knees in tight
– Dizlerini sıkı tutuyorsun.
But it’s the pelvic thrust
– Ama bu pelvik itme
That really drives you insane
– Döndürür seni deliye
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
It’s so dreamy
– Çok rüya gibi
Oh, fantasy free me
– Oh, fantezi beni serbest bırak
So you can’t see me
– Yani beni göremiyorsun.
No, not at all
– Hayır, hiç de değil
In another dimension
– Başka bir boyutta
With voyeuristic intention
– Röntgencilik niyetiyle
Well secluded, I see all
– Gözlerden uzak, her şeyi görüyorum.
(With a bit of a mind flip)
– (Biraz kafa çevirerek)
You’re into the time slip
– Zaman kaymasına kapıldın.
(And nothing can ever be the same)
– (Ve hiçbir şey eskisi gibi olamaz)
You’re spaced out on sensation
– Duyuma mesafelisin.
(Like you’re under sedation)
– (Sanki sakinleştirici altındaymışsın gibi)
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Well I was walking down the street
– Peki sokakta yürüyordum
Just a having a think
– Sadece düşünmek
When a snake of a guy gave me an evil wink
– Bir adamın yılanı bana kötü bir göz kırptığında
He shook-a me up, he took me by surprise
– -Bir sarsıldım o bana sürpriz yaptı
He had a pick up truck and the devil’s eyes
– Bir kamyoneti ve şeytanın gözleri vardı.
He stared at me and I felt a change
– Bana baktı ve bir değişiklik hissettim
Time meant nothing, never would again
– Zamanın hiçbir anlamı yoktu, bir daha asla olmayacaktı
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
It’s just a jump to the left
– Sadece sola doğru bir sıçrama.
And then a step to the right
– Ve sonra sağa doğru bir adım
With your hands on your hips
– Ellerin kalçalarındayken
You bring your knees in tight
– Dizlerini sıkı tutuyorsun.
But it’s the pelvic thrust
– Ama bu pelvik itme
That really drives you insane
– Döndürür seni deliye
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Let’s do the Time Warp again
– Zaman Eğriliğini tekrar yapalım.
Kategoriler