Is this the real life? Is this just fantasy?
– Gerçek hayat bu mu? Bu sadece fantezi mi?
Caught in a landslide, no escape from reality
– Bir heyelanla yakalandı, gerçeklikten kaçış yok
Open your eyes, look up to the skies and see
– Gözlerini aç, gökyüzüne bak ve gör
I’m just a poor boy, I need no sympathy
– Ben sadece zavallı bir çocuğum, sempatiye ihtiyacım yok.
Because I’m easy come, easy go, little high, little low
– Çünkü ben kolay geliyorum, kolay gidiyorum, biraz yüksek, biraz düşük
Any way the wind blows doesn’t really matter to me, to me
– Rüzgarın nasıl estiği benim için gerçekten önemli değil, benim için
Mama, just killed a man
– Anne, az önce bir adam öldürdü.
Put a gun against his head, pulled my trigger, now he’s dead
– Çektim tetiği başını karşı bir silah koyun o öldü
Mama, life had just begun
– Anne, hayat daha yeni başlamıştı.
But now I’ve gone and thrown it all away
– Ama şimdi gittim ve hepsini çöpe attım
Mama, ooh, didn’t mean to make you cry
– Anne, seni ağlatmak istememiştim.
If I’m not back again this time tomorrow
– Eğer yarın bu saatte dönmezsem
Carry on, carry on as if nothing really matters
– Sanki hiçbir şey gerçekten önemli ise devam edin, devam edin
Too late, my time has come
– Çok geç, zamanım geldi.
Sends shivers down my spine, body’s aching all the time
– Omurgamdan aşağı titreme gönderiyor, vücut her zaman ağrıyor
Goodbye, everybody, I’ve got to go
– Hoşçakalın millet, gitmeliyim.
Gotta leave you all behind and face the truth
– Hepinizi geride bırakıp gerçeklerle yüzleşmeliyim.
Mama, ooh (Any way the wind blows)
– Anne, ooh (Rüzgar nasıl eserse essin)
I don’t wanna die
– Ölmek istemiyorum
I sometimes wish I’d never been born at all
– Bazen keşke hiç doğmasaydım diyorum.
I see a little silhouetto of a man
– Bir adamın küçük bir siluetini görüyorum.
Scaramouche, Scaramouche, will you do the Fandango?
– Scaramouche, Scaramouche, Fandangoyu sen yapar mısın?
Thunderbolt and lightning, very, very frightening me
– Şimşek ve şimşek, beni çok ama çok korkutuyor
(Galileo) Galileo, (Galileo) Galileo, Galileo Figaro magnifico
– (Galileo) Galileo, (Galileo) Galileo, Galileo Figaro magnifico
But I’m just a poor boy, nobody loves me
– Ama ben sadece zavallı bir çocuğum, kimse beni sevmiyor
He’s just a poor boy from a poor family
– O sadece fakir bir aileden gelen fakir bir çocuk.
Spare him his life from this monstrosity
– Hayatını bu canavarlıktan kurtar
Easy come, easy go, will you let me go?
– Haydan gelen huya gider, gitmeme izin verecek misiniz?
Bismillah! No, we will not let you go
– Bismillah! Hayır, gitmene izin vermeyeceğiz.
(Let him go) Bismillah! We will not let you go
– (Bırak gitsin) Bismillah! Gitmene izin vermeyeceğiz
(Let him go) Bismillah! We will not let you go
– (Bırak gitsin) Bismillah! Gitmene izin vermeyeceğiz
(Let me go) Will not let you go
– (Bırak beni) Gitmene izin vermeyeceğim
(Let me go) Will not let you go
– (Bırak beni) Gitmene izin vermeyeceğim
(Never, never, never, never let me go) Ah
– (Asla, asla, asla, asla gitmeme izin verme) Ah
No, no, no, no, no, no, no
– Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
(Oh, mamma mia, mamma mia) Mamma mia, let me go
– (Oh, anne mia, anne mia) Anne mia, bırak gideyim
Beelzebub has a devil put aside for me, for me, for me!
– Beelzebub benim için, benim için, benim için bir şeytan ayırdı!
So you think you can stone me and spit in my eye?
– Yani beni taşlayıp gözüme tükürebileceğini mi sanıyorsun?
So you think you can love me and leave me to die?
– Yani beni sevip ölüme terk edebileceğini mi sanıyorsun?
Oh, baby, can’t do this to me, baby!
– Bebeğim, bunu bana yapamazsın, bebeğim!
Just gotta get out, just gotta get right outta here
– Dışarı çıkmalıyım, hemen buradan çıkmalıyım.
(Ooh)
– (Ooh)
(Ooh, yeah, ooh, yeah)
– (Ooh, evet, ooh, evet)
Nothing really matters, anyone can see
– Hiçbir şey gerçekten önemli değil, herkes görebilir
Nothing really matters
– Hiçbir şey gerçekten önemli değil
Nothing really matters to me
– Benim için hiçbir şeyin önemi yok.
Any way the wind blows
– Rüzgar nasıl eserse essin
Kategoriler