Kategoriler
P Şarkı Sözleri Çevirileri

Post Malone – When I’m Alone İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

We made a pact, you’d take me back, always, again
– Bir anlaşma yaptık, beni geri alırdın, her zaman, tekrar
I’m bleedin’ out, I need you now, can’t let you win
– Kan kaybediyorum, şimdi sana ihtiyacım var, kazanmana izin veremem.
I want it all, I want it all, I push so hard, I break it
– Hepsini istiyorum, hepsini istiyorum, çok zorluyorum, kırıyorum
My only home went down in smoke
– Tek evim dumana boğuldu.
It’s bittersweet, I taste it
– Acı tatlı, tadına bakıyorum.
So, are you lonely? ‘Cause I’m healin’ slowly
– Yani, yalnız mısın? Çünkü yavaş yavaş iyileşiyorum.
In a moment, your memory is fading on me
– Bir anda hafızan üzerimde kayboluyor.
Got no expectations now that I’m forsaken
– Artık terk edildiğime dair hiçbir beklentim yok.
Let’s see what I’m made of, find out if I can take it, now
– Bakalım neyden yapılmışım, onu alıp alamayacağımı şimdi öğrenelim.

When I’m alone, pretend I’m letting you go
– Yalnız olduğumda, gitmene izin veriyormuşum gibi davran
Just tell me who to blame for this
– Bunun için kimi suçlayacağımı söyle.
When wakin’ up, feels like a punch in the gut
– Uyandığında, bağırsakta bir yumruk gibi hissediyor
Just tell me, who’s to blame for this?
– Söyle bana, bunun sorumlusu kim?

All I wanted was a piece of decent on the side (On the side)
– Tek istediğim, yan tarafta (yan tarafta) iyi bir parçaydı.
When we go to bed, she be creepin’ on my side (On my side)
– Yatağa gittiğimizde, o benim tarafımda sürünüyor (Benim tarafımda)
I was drinkin’ all day, I let her spend the night
– Bütün gün içiyordum, geceyi onun geçirmesine izin verdim.
When I took her home, she left somethin’ in my ride, in my ride (Damn)
– Onu eve götürdüğümde, arabamda bir şey bıraktı, arabamda (Lanet olsun)
Then my baby found out
– Sonra bebeğim öğrendi.
Now I’m livin’ in a hotel, livin’ in a hotel
– Şimdi bir otelde yaşıyorum, bir otelde yaşıyorum
Ain’t that bad, I got room service
– O kadar da kötü değil, oda servisim var.
Livin’ in a hotel, livin’ in a hotel
– Bir otelde yaşamak, bir otelde yaşamak
What your life like? Need a lifeline right now
– Hayatında ne gibi? Şu anda bir can simidine ihtiyacım var.
Ninety-nine nights, tryna get my mind right now
– Doksan dokuz gece, hemen aklımı almaya çalış
Life is sour, even when I’m in the limelight now
– Hayat ekşidir, şu an ilgi odağındayken bile
But I try somehow
– Ama bir şekilde deniyorum

When I’m alone, pretend I’m letting you go
– Yalnız olduğumda, gitmene izin veriyormuşum gibi davran
Just tell me who to blame for this
– Bunun için kimi suçlayacağımı söyle.
When wakin’ up, feels like a punch in the gut
– Uyandığında, bağırsakta bir yumruk gibi hissediyor
Just tell me, who’s to blame for this?
– Söyle bana, bunun sorumlusu kim?

(Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
– (Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
Just tell me, who’s to blame for this?
– Söyle bana, bunun sorumlusu kim?
(Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
– (Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
Just tell me, who’s to blame for this?
– Söyle bana, bunun sorumlusu kim?
(Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
– (Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
Just tell me, who’s—?
– Söyle bana, kim—?
(Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da
– (Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da
Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da
– Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da
Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da
– Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da
Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)
– Ta-da-da-da, ta-da-da-da, ta-da-da-da)