Mm-mm-mm-mm
– Mm-mm-mm-mm
This is like a private plane up on my ring
– Bu benim yüzüğümdeki özel bir uçak gibi.
This is like the first time I bought a chain
– İlk defa bir zincir aldım sanki.
This is like when I was sane, before the fame
– Bu, şöhretten önce aklı başımdayken olduğu gibi.
Uh-oh, uh-oh, this life is crazy
– Uh-oh, uh-oh, bu hayat çılgınca
This is like another thing I can’t explain
– Bu açıklayamadığım başka bir şey gibi
This is like the summer flame that got away
– Bu sanki kaçan yaz alevi gibi
I won’t let another angel go to waste
– Başka bir meleğin boşa gitmesine izin vermeyeceğim.
Uh-oh, uh-oh, this life is crazy
– Uh-oh, uh-oh, bu hayat çılgınca
Oh, Vividus bed where I’m layin’ my head (Ooh)
– Oh, başımı yatırdığım canlı yatak (Ooh)
Devil on my back, so I sleep on my chest
– Şeytan sırtımda, ben de göğsümde uyuyorum.
Waitin’ at the gate, how’d they get my address?
– Kapıda bekliyorum, adresimi nasıl aldılar?
On my last nerve while I’m rippin’ cigarettes
– Sigaramı sökerken son sinirimde
It’s a killer I know, it’s a killer I know
– Tanıdığım bir katil, tanıdığım bir katil.
I just need a lil’ somethin’, get me through the day
– Sadece bir lil’ bir şey lazım, bir gün
Yeah, my mind is blank or I overthink
– Evet, aklım boş ya da fazla düşünüyorum.
It’s gettin’ old, but it’s nothin’ new
– Yaşlanıyor ama yeni bir şey değil.
I say your name when you’re not around
– Etrafta yokken adını söylerim.
When I’m drunk and my knees can’t pick me up
– Sarhoşken ve dizlerim beni alamadığında
Need to say your name when you’re not around
– Etrafta yokken adını söylemen gerek.
When I’m drunk and my knees can’t pick me up
– Sarhoşken ve dizlerim beni alamadığında
This is like a private plane up on my ring (Woah)
– Bu benim yüzüğümde özel bir uçak gibi (Woah)
This is like the first time I bought a chain (Woah)
– Bu ilk kez bir zincir aldığım gibi (Woah)
This is like when I was sane, before the fame
– Bu, şöhretten önce aklı başımdayken olduğu gibi.
Uh-oh, uh-oh, this life is crazy (Woah)
– Uh-oh, uh-oh, bu hayat çılgınca (Woah)
This is like another thing I can’t explain (Oh)
– Bu açıklayamadığım başka bir şey gibi (Oh)
This is like the summer flame that got away
– Bu sanki kaçan yaz alevi gibi
I won’t let another angel go to waste
– Başka bir meleğin boşa gitmesine izin vermeyeceğim.
Uh-oh, uh-oh, this life is crazy (Ooh)
– Uh-oh, uh-oh, bu hayat çılgınca (Ooh)
I blacked out, left a hundred missed calls on your phone
– Bayıldım, telefonuna yüzlerce cevapsız arama bıraktım.
I mixed my drink with a couple of drugs
– İçkimi birkaç uyuşturucuyla karıştırdım.
Spit in my face, now you hate that I’m gone, babe (Gone, gone)
– Yüzüme tükür, şimdi gittiğimden nefret ediyorsun bebeğim (Gitti, gitti)
You’re doin’ the most
– En çok sen yapıyorsun
I don’t need somebody to be the one to keep me honest
– Beni dürüst tutacak birine ihtiyacım yok.
I don’t wanna know the truth, I can’t fight if I’m alone
– Gerçeği bilmek istemiyorum, yalnızsam savaşamam.
I need enemies (I do, I do)
– Düşmanlara ihtiyacım var (var, var)
You know how far that I will go (How far)
– Ne kadar ileri gideceğimi biliyorsun (Ne kadar ileri)
Every road takes its toll (Toll)
– Her yol kendi ücretini alır (Geçiş Ücreti)
Before you leave, I’m gone, I’m gone (Gone)
– Sen gitmeden önce, ben yokum, ben yokum (Yokum)
This is like a private plane up on my ring (Ring)
– Bu benim yüzüğümdeki özel bir uçak gibi.
This is like the first time I bought a chain (Ooh)
– Bu ilk kez bir zincir aldığım gibi (Ooh)
This is like when I was sane, before the fame
– Bu, şöhretten önce aklı başımdayken olduğu gibi.
Uh-oh, uh-oh, this life is crazy
– Uh-oh, uh-oh, bu hayat çılgınca
This is like another thing I can’t explain (Oh, woah)
– Bu açıklayamadığım başka bir şey gibi (Oh, woah)
This is like the summer flame that got away
– Bu sanki kaçan yaz alevi gibi
I won’t let another angel go to waste
– Başka bir meleğin boşa gitmesine izin vermeyeceğim.
Uh-oh, uh-oh, this life is crazy
– Uh-oh, uh-oh, bu hayat çılgınca
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now
– Şimdi seni dinlemeliyim.
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
(I should’ve listened, I should’ve listened)
– (Dinlemeliydim, dinlemeliydim)
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
(I should’ve listened)
– (Dinlemeliydim)
I should listen to you now, if I never have
– Seni şimdi dinlemeliyim, eğer hiç dinlemediysem
I should listen to you now if I never have
– Eğer hiç dinlemediysem seni şimdi dinlemeliyim.
I should listen to you now
– Şimdi seni dinlemeliyim.
Kategoriler