If I were to go (Go, go go)
– Eğer gidecek olsaydım (Git, git, git)
Tell me, would you notice me?
– Söylesene, beni fark eder misin?
If I were to go (Go, go go)
– Eğer gidecek olsaydım (Git, git, git)
Tell me, would you notice me?
– Söylesene, beni fark eder misin?
(If I were to)
– (Ettim)
Twenty-four hours after CS:01 release
– CS: 01 sürümünden yirmi dört saat sonra
I miss my girl, it’s time to hit the streets
– Kızımı özlüyorum, sokaklara dökülme zamanı
I went to check my dawgs, get some vitamin C
– Adamlarımı kontrol etmeye gittim, biraz C vitamini aldım.
You won’t believe what happened to me, I
– Bana ne olduğuna inanmayacaksın, ben
Drip, drip, drip with the cold IV
– Damla, damla, soğuk IV ile damla
Out of consciousness if I ever slip it
– Bilincimi kaybedersem
And I woke up in an ambulance
– Ve ambulansta uyandım.
If I were to go (Go, go, go)
– Eğer gidecek olsaydım (Git, git, git)
Tell me, would you notice me?
– Söylesene, beni fark eder misin?
If I were to go (Go, go, go)
– Eğer gidecek olsaydım (Git, git, git)
Tell me, would you notice me?
– Söylesene, beni fark eder misin?
(If I were to)
– (Ettim)
Sixty-four hours since my baby spoke to me
– Bebeğim benimle konuştuğundan beri altmış dört saat geçti.
He kissed me, now I love his dopamine
– Beni öptü, şimdi onun dopaminine bayılıyorum.
I tried to go to sleep but my brain on 2C-B
– Uyumaya çalıştım ama beynim 2C-B’de
You won’t believe what happened to me, I
– Bana ne olduğuna inanmayacaksın, ben
Drip, drip, drip with the cold IV
– Damla, damla, soğuk IV ile damla
Out of consciousness if I ever slip it
– Bilincimi kaybedersem
I been gone, moving high speed now
– Gittim, şimdi yüksek hızda ilerliyorum.
That’s my song, let me hear that bounce
– Bu benim şarkım, o sıçramayı duymama izin ver
Latin boy, Frida Khalo brow
– Latin çocuk, Frida Khalo kaş
Jacquemus jeans, Ferragamo brown
– Jacquemus kot pantolon, Ferragamo kahverengi
Venetian walls with porcelain tile
– Porselen karolu venedik duvarları
286, Donnie Darko town
– 286, Donnie Darko kasabası
If I’m down, would you help me out?
– Eğer düşersem, bana yardım eder misin?
If I’m down, would you help me out?
– Eğer düşersem, bana yardım eder misin?
I had to call you back to tell you that (Call me back)
– Bunu söylemek için seni geri aramak zorunda kaldım (Beni geri ara)
You could have spared my feelings (Could have spared my feelings)
– Duygularımı bağışlayabilirdin (Duygularımı bağışlayabilirdin)
I’m not invincible, I’m not invincible (I’m not invincible)
– Yenilmez değilim, yenilmez değilim (yenilmez değilim)
I had to call you back to tell you that (Call me back)
– Bunu söylemek için seni geri aramak zorunda kaldım (Beni geri ara)
You could have spared my feelings (Could have spared)
– Duygularımı bağışlayabilirdin (bağışlayabilirdin)
I’m not invincible
– Yenilmez değilim
I’m not invincible (I’m not invincible)
– Ben yenilmez değilim (ben yenilmez değilim)
If I were to go tell me would you notice me
– Gidip söyleseydim beni fark eder miydin?
If I were to go tell me would you notice me
– Gidip söyleseydim beni fark eder miydin?
If I were to go tell me would you notice me
– Gidip söyleseydim beni fark eder miydin?
Kategoriler