Daimo Beats
– Daimo Yener
Et toute la nuit, j’nous vois à deux, les portes papillon dans le Lambo’
– Ve bütün gece ikimizi görüyorum, Lambo’daki kelebek kapılar’
Elle me rend malade, j’avoue, à côté d’elle, j’me sens beau
– Beni hasta ediyor, itiraf ediyorum, onun yanında kendimi güzel hissediyorum
Charbonne de dur labeur, quelques années, je profite des travaux
– Sıkı çalışma, birkaç yıl, işten zevk alıyorum
Attitude de gangster, à la ganache, on est carbo
– Gangster tavrı, ganache ile, biz carbo’yuz
À vos marques, prêt, feu, partez, j’remonte à bord du Q3, c’est moi qui mets les râteaux (c’est moi qui mets les râteaux)
– İşaretlerin üzerinde, hazır, ateş et, git, Q3’teyim, tırmıkları koyan benim (tırmıkları koyan benim)
Ruinart, strawberry sur le plateau, mets tout ça sur le plateau, la plata des pirates (la plata des pirates)
– Ruinart, tabağa çilek, hepsini tabağa koy, la plata des pirates (la plata des pirates)
Si on t’demande : “J’suis qui ?” Dis-leur qu’c’est John Doe
– Birisi sana sorarsa, “Ben kimim?”Onlara John Doe olduğunu söyle
Et tout c’que tu sais, c’est qu’les res-noi fumait d’la bonne beuh
– Ve tek bildiğin res-noi’nin iyi bir sikiş içtiği.
Si on t’demande : “J’suis qui ?” Dis-leur qu’j’suis John Doe
– Birisi sana sorarsa, “Ben kimim?”Onlara benim John Doe olduğumu söyle
Et tout c’que tu sais, c’est qu’le res-noi fumait d’la bonne beuh
– Ve tek bildiğin res-noi’nin iyi bir sikiş içtiği.
J’suis un peu parano, babe
– Biraz paranoyakım bebeğim.
En pleine nuit, j’ai quitté l’hôtel
– Gecenin bir yarısı otelden ayrıldım.
J’avais trop mal à la tête
– Çok fazla baş ağrım vardı
Hey, hey, hey
– Hey, hey, hey
J’suis un peu parano, babe
– Biraz paranoyakım bebeğim.
En pleine nuit, j’ai quitté l’hôtel mhh
– Gecenin bir yarısı otelden ayrıldım.
J’avais trop mal à la tête
– Çok fazla baş ağrım vardı
La vie est courte, tu sais parfois, j’m’inquiète
– Hayat kısa, biliyorsun bazen endişeleniyorum
Elle veut le yacht, le champagne et puis, les bisous
– Yatı, şampanyayı ve sonra öpücükleri istiyor.
Le cou rempli de bijoux mais tout ça, faut le mériter
– Boynu mücevherlerle dolu ama hepsi bunu hak ediyor olmalı.
On sort du hall, le corazón à peine réanimé
– Lobiden ayrılıyoruz, corazon zar zor canlandı.
On a chacun nos fautes, le bon Dieu connaît la vérité
– Her birimizin kendi kusurları vardır, iyi Tanrı gerçeği bilir
On a chacun nos fautes, c’est toi, c’est moi, c’est nous, c’est eux
– Her birimizin kendi hataları var, sensin, benim, biziz, onlar
On m’a dit qu’ce serait pas tout bleu, que la jungle serait plein d’loups blancs
– Bana her şeyin mavi olmayacağı, ormanın beyaz kurtlarla dolu olacağı söylendi.
J’arrive à point, al dente, le sac rempli de eu’
– Sadede geliyorum, al dente, ab dolu çanta’
Elle dit qu’elle m’aime à la muerte, qu’elle sauterait, même dans le feu
– Beni muerte’ye sevdiğini, ateşin içinde bile zıplayacağını söylüyor.
Le charme du ghetto et du ghetto, elle est ccor-d’a (ccor-d’a), elle s’rait prête à porter quelques fardeaux (fardeaux)
– Gettonun ve gettonun cazibesi, o ccor-d’a’dır (ccor-d’a), bazı yükleri (yükleri) taşımaya hazır olacaktır.
J’envoie sur eux, mes sicarios, j’leur fais danser la salsa, elle m’appelle “Alejandro”
– Sicariolarımı onlara gönderiyorum, salsa dansı yaptırıyorum, bana “Alejandro” diyor.
J’casse une barre sous les palmiers, oh la la, trop de qualité, je l’aime en 4K (oh la la la)
– Palmiye ağaçlarının altında bir bar kırıyorum, oh la la, çok fazla kalite, 4k’da hoşuma gidiyor (oh la la la)
J’peux pas rater ma moitié (ma moitié), tu comprendras quand on s’ra là-bas
– Benim yarımı özleyemem (benim yarımım), orada durduğumuzda anlayacaksın
J’suis un peu parano, babe
– Biraz paranoyakım bebeğim.
En pleine nuit, j’ai quitté l’hôtel
– Gecenin bir yarısı otelden ayrıldım.
J’avais trop mal à la tête
– Çok fazla baş ağrım vardı
Hey, hey, hey
– Hey, hey, hey
J’suis un peu parano, babe
– Biraz paranoyakım bebeğim.
En pleine nuit, j’ai quitté l’hôtel mhh
– Gecenin bir yarısı otelden ayrıldım.
J’avais trop mal à la tête
– Çok fazla baş ağrım vardı
La vie est courte, tu sais parfois, j’m’inquiète
– Hayat kısa, biliyorsun bazen endişeleniyorum
Elle veut le yacht, le champagne et puis, les bisous
– Yatı, şampanyayı ve sonra öpücükleri istiyor.
Le cou rempli de bijoux mais tout ça, faut le mériter
– Boynu mücevherlerle dolu ama hepsi bunu hak ediyor olmalı.
On sort du hall, le corazón à peine réanimé
– Lobiden ayrılıyoruz, corazon zar zor canlandı.
On a chacun nos fautes, le bon Dieu connaît la vérité
– Her birimizin kendi kusurları vardır, iyi Tanrı gerçeği bilir
Kategoriler