“Have I answered the question, ‘Who am I’?”
– “‘Ben kimim’sorusuna cevap verdim mi?”
“Mm-hmm”
– “Mm-hmm”
“Well, I confront it all the time
– “Her zaman yüzleşiyorum.”
We’re teaching people how to use their head
– Kafalarını kullanmayı öğretiyoruz
The uh, point is, in order to use your head
– Demek istediğim, kafanı kullanmak için
You have to go out of your mind
– Aklını kaçırmalısın.
You have to go out of all of the, uh, the esthetics
– Tüm estetiğin dışına çıkmalısın.
And all the ways in which you think”
– Ve düşündüğün tüm yollar”
If it was colors and shapes, the imaginary
– Renkler ve şekiller olsaydı, hayali
‘Stead of all of this weight that we have to carry
– Taşımamız gereken bu ağırlığın yerine
Would you be able to breathe?
– Nefes almak mümkün mü?
And if you could just find where that comfort resides
– Ve eğer bu rahatlığın nerede olduğunu bulabilirsen
No distraction or movement that fucks wit’ your mind
– Aklını karıştıran dikkat dağıtma ya da hareket yok
Would you let them see?
– Görmelerine izin verir misin?
While beneath the ocean, I met with the captain
– Okyanusun altındayken kaptanla görüştüm.
Who sank to the floor on his ship
– Gemisinde yere batan
All of his passengers escaped to safety
– Tüm yolcuları güvenli bir yere kaçtı
But he was not done with his trip
– Ama yolculuğunu bitirmedi.
He looked up and smiled, asked me, “How do you do?”
– Başını kaldırıp gülümsedi, bana sordu, ” Nasılsınız?”
I told him, “I’m losin’ my grip”
– Ona dedim ki,”Kendimi kaybediyorum.”
He told me, ”Son, if you want to hold onto yourself
– Bana dedi ki, ” Evlat, eğer kendine sarılmak istiyorsan
Then let yourself slip”
– O zaman kaymana izin ver.”
Fall, ooh-ooh-ooh
– Düş, ooh-ooh-ooh
Fall, oh
– Düş, oh
Fall
– Düşme
Oh, it feels good to fall
– Oh, düşmek iyi hissettiriyor
Ooh-ooh-ooh, ooh-ooh-ooh
– Ooh-ooh – ooh, ooh-ooh-ooh
These puzzles are so hard to make into pictures
– Bu bulmacaları resim haline getirmek çok zor
Of something that they’ll understand
– Anlayacakları bir şeyden
They could open their eyes, still be blind to the beauty
– Gözlerini açabilirler, hala güzelliğe kör olabilirler.
But march on the heart of this land, oh-oh
– Ama bu toprakların kalbine yürü, oh-oh
Why don’t you turn around and go home?
– Neden arkanı dönüp eve gitmiyorsun?
They invade your minds and then fill them with nonsense
– Zihninizi istila ediyorlar ve sonra onları saçmalıklarla dolduruyorlar
These things that a man doesn’t need
– Bir erkeğin ihtiyaç duymadığı şeyler
Take out the love and the passion and hope
– Sevgiyi, tutkuyu ve umudu yok et
And they fill it with nothing but greed
– Ve onu açgözlülükten başka bir şeyle doldurmuyorlar
While floating through galaxies, they said I couldn’t
– Galaksilerde yüzerken, yapamayacağımı söylediler.
I noticed how sad one can get
– Birinin ne kadar üzülebileceğini fark ettim.
‘Cause the ignorant mind is so peaceful, I find
– Çünkü cahil akıl çok huzurludur.
I can’t understand nothin’ no more
– Artık hiçbir şeyi anlayamıyorum.
If I jump, let me fall (Yeah), ooh-ooh-ooh
– Eğer atlarsam, düşmeme izin ver (Evet), ooh-ooh-ooh
If I jump, let me fall, oh
– Eğer atlarsam, düşmeme izin ver, oh
Fall
– Düşme
Oh, it feels good to fall
– Oh, düşmek iyi hissettiriyor
Ooh-ooh-ooh, ooh-ooh-ooh
– Ooh-ooh – ooh, ooh-ooh-ooh
[Segue 2]
– [Bölüm 2]
Kategoriler