There ain’t no reason you and me should be alone
– Senin ve benim yalnız kalmamız iin bir neden yok
Tonight, yeah, baby! (Tonight, yeah, baby!)
– Bu gece, evet bebeğim! (Bu gece, evet bebeğim!)
And I got a reason that you’re who should take me
home tonight (Tonight)
– Ve bu gece beni eve götürmen için bir nedenim var (bu gece)
I need a man that thinks it’s right when it’s so wrong
– bir şey yanlış olduğunda onun doğru şey olduğunu düşünecek bir erkeğe ihtiyacım var
Tonight, yeah, baby! (Tonight, yeah, baby!)
– Bu gece, evet bebeğim! (Bu gece, evet bebeğim!)
Right on the limits where we know we both belong
tonight
– Tam ikimizin de bu gece nereye ait olduğumuzu bildiğimiz limitteyiz
It’s hard to feel the rush, to brush the dangerous
– Aceleyi hissetmek zordur, tehlikeyle uğraşmak zordur
I’m gonna run right to, to the edge with you
– Tam olarak orataya seninle koşacağım
Where we can both fall far in love
– Uzun bir aşka düşeceğimiz yere
I’m on the edge of glory, and I’m hanging on a moment of truth
– Zaferin ortasındayım, ve gerçekliğin dakikalarında bekliyorum
Out on the edge of glory, and I’m hanging on a moment with you
– Zaferin ortasının dışında, ve ben seninle dakikalar da bekliyorum
I’m on the edge, the edge, the edge, the edge, the edge, the edge, the edge,
– Ben ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım
I’m on the edge of glory, and I’m hanging on a moment with you
– Ben zaferin ortasındayım, ve seninle dakikalarda bekliyorum
I’m on the edge with you.
– Seninle ortadayım
Another shot before we kiss the other side
– Bir başka shot daha diğer tarafı öpmeden önce
Tonight, yeah, baby! (Tonight, yeah, baby!)
– Bu gece, evet, bebeğim! (Bu gece, evet, bebeğim!)
I’m on the edge of something final we call life tonight
– Bir şeyin ortasındayım sonunda bu gece hayatı arayacağız
(Alright! Alright!)
– (Tamam! Tamam!)
Put on your shades, ’cause I’ll be dancing in the
flames
– Gölgelerini kuaşan, ben alevlerde dans edeceğim için
Tonight, yeah, baby! (Tonight, yeah, baby!)
– Bu gece, evet, bebeğim! (Bu gece, evet, bebeğim!)
It isn’t hell if everybody knows my name tonight
– Eğer herkes benim adımı bilirse bu gece bu bir cehennem olmaz
(Alright! Alright!)
– (Tamam! Tamam!)
I’m on the edge of glory, and I’m hanging on a moment of truth
– Zaferin ortasındayım, ve gerçekliğin dakikalarında bekliyorum
Out on the edge of glory, and I’m hanging on a moment with you
– Zaferin ortasının dışında, ve ben seninle dakikalar da bekliyorum
I’m on the edge, the edge, the edge, the edge, the edge, the edge, the edge,
– Ben ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım
I’m on the edge of glory, and I’m hanging on a moment with you
– Ben zaferin ortasındayım, ve seninle dakikalarda bekliyorum
I’m on the edge with you.
– Seninle ortadayım
I’m on the edge with you.
– Seninle ortadayım
I’m on the edge with you.
– Seninle ortadayım
(You, you, you…)
– (Sen, sen, sen..)
I’m on the edge of glory, and I’m hanging on a moment of truth
– Zaferin ortasındayım, ve gerçekliğin dakikalarında bekliyorum
Out on the edge of glory, and I’m hanging on a moment with you
– Zaferin ortasının dışında, ve ben seninle dakikalar da bekliyorum
I’m on the edge, the edge, the edge, the edge, the edge, the edge, the edge,
– Ben ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım, ortadayım
I’m on the edge of glory, and I’m hanging on a moment with you
– Ben zaferin ortasındayım, ve seninle dakikalarda bekliyorum
I’m on the edge with you (with you, with you, with you, with you, with you)
– Seninle ortadayım (seninle, seninle,seninle, seninle, seninle)