Lost (Uh, uh)
– Kayıp (Uh, uh)
I lost, I lost (Uh, oh)
– Kaybettim, kaybettim (Uh, oh)
I lost, I lost
– Kaybettim, kaybettim
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Time and time, again
– Zaman ve tekrar
I am lost, my friend
– Kayboldum dostum.
Getting better
– İyileşme
Getting better
– İyileşme
I’m getting better, said
– İyileşiyorum, dedi.
Time and time, again
– Zaman ve tekrar
I am lost, my friend
– Kayboldum dostum.
Getting better
– İyileşme
Getting better
– İyileşme
I’m getting better
– Daha iyi olmaya başladım
Do you know, the way?
– Biliyor musun, yol mu?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way? (Ooh, ooh)
– Yolu biliyor musun? (Ooh, ooh)
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way? (Trapped)
– Yolu biliyor musun? (Tuzak)
Lost my mind, trapped in me
– Aklımı kaybettim, içimde sıkışıp kaldım
I don’t know what’s happening
– Neler olduğunu bilmiyorum
I’ve been space-traveling
– Uzay yolculuğu yapıyordum.
Tryna find some inner peace, inner peace
– Biraz iç huzuru bulmaya çalış, iç huzuru
Welcome to my abyss
– Uçurumuma hoş geldin
Filled with sins and trifling
– Günahlarla dolu ve önemsiz
Fake friends, I hate them
– Sahte arkadaşlar, onlardan nefret ediyorum.
Delete them all, erase them
– Hepsini sil, sil
I’m getting lost in my abyss
– Uçurumumda kayboluyorum
Trials, tribulations, and suffering
– Denemeler, sıkıntılar ve ıstıraplar
Mayhem will break them
– Kargaşa onları kıracak
Words from the evil faces
– Kötü yüzlerden sözler
Drugs will fade them (Away)
– İlaçlar onları yok edecek (Yok olacak).
Pop three, I lace them (Away, away, away)
– Pop üç, onları bağlarım (Uzak, uzak, uzak)
Welcome to my abyss (Welcome, welcome, welcome)
– Uçuruma hoş geldiniz (Hoş geldiniz, hoş geldiniz, hoş geldiniz)
Pain and suffering (Welcome, welcome, oh, welcome)
– Acı ve ıstırap (Hoş geldiniz, hoş geldiniz, hoş geldiniz)
Lost my mind, trapped in me
– Aklımı kaybettim, içimde sıkışıp kaldım
I don’t know what’s happening
– Neler olduğunu bilmiyorum
I’ve been space-traveling
– Uzay yolculuğu yapıyordum.
Tryna find some inner peace, inner peace
– Biraz iç huzuru bulmaya çalış, iç huzuru
It’s pain in those words, you can hear it when I talk
– Bu kelimelerde acı var, konuştuğumda duyabiliyorsun.
But what’s a life to live if you ain’t got no risk involved?
– Ama işin içinde risk yoksa yaşayacak bir hayat nedir?
And what’s a slit to make if you ain’t got no wrist involved?
– Peki bileğin yoksa yarık ne olur?
Mixin’ pills with the liquor, fuck, I’m finna risk it all
– İçki ile harikayım’ hapları siktir et, ben düşürmeli risk hepsini
Still a cool dude, too smooth, just like olive oil
– Yine de havalı bir adam, çok pürüzsüz, tıpkı zeytinyağı gibi
Known to pop pills, pop niggas, and pop ollies, boy
– Hap, zenci pop, pop, pop figürler, çocuk bilinen
And pop wheelies, ghost ride it, my mind is enlightened
– Ve pop wheelies, ghost ride ıt, aklım aydınlandı
I’m high as the highest, don’t need no ghostwriter
– Ben en yükseğim, hayalet yazara ihtiyacım yok.
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Do you know the way?
– Yolu biliyor musun?
Kategoriler