Uh, they think they got one up on us– Bizden bir tane yakaladıklarını düşünüyorlar.Don’t trust bitches, out all my dargs, there’s some I can trust (Huh)– Orospulara güvenme, tüm pisliklerimden, güvenebileceğim bazıları var (Huh)They think they got one up on us (That’s what they think)– Bizden bir tane aldıklarını düşünüyorlar (Düşündükleri bu)Got PTSD, nearly done […]
Etiket: Türkçe
Jefeboy, Batı flow, şaka yokPaşa show, Paşa showNa-na-na-na-na, yeahNa-na-na-na-na, yeah-ah İki yüz ibre, vurdum duvaraFark etmem yirmi yıl aldı, kafam bozuk bu araÇeviririm tek ayak üstünde onlarca numaraAma annemi aramam, çalsa da konuşamamKarnı tok yalanlara ama yer gibi yaparKabalığımdan şikayetçi ama şartlar değil kibarMama, olmadı da, beni yakan onu da yakarBilmez maddiyat, beni korur manevi […]
It’s still in my head– Hala kafamın içindeYour body– VücudunI tried to forget– Unutmaya çalıştımYeah I tried to forget– Evet unutmaya çalıştımMhmm, yeah, our memories– Mhmm, evet, anılarımızGot trouble in my head– Kafamda sorun varGot you in my bed, oh no– Seni yatağıma soktum, oh hayırI want you to do me, a favor– Bana bir […]
So it’s me and you against the world– Yani sen ve ben dünyaya karşıyızAnd we won’t make it out alive– Ve bunu canlı olarak başaramayacağız‘Cause everyone wants to sink their teeth and stop our breathing, I– Çünkü herkes dişlerini batırıp nefesimizi kesmek istiyor, benI know we like to hurt each other– Birbirimizi incitmeyi sevdiğimizi biliyorum.Just […]
Okay– Tamam How have things been? Well, love– İşler nasıldı? Şey, aşkımNow that you mention it– Şimdi sen bahsettin.My folks still talk but they speak in these– Ailem hala konuşuyor ama bunlarda konuşuyorlar.Two-word sentences– İki kelimelik cümlelerI’m sayin’ too much but you know how it gets out here– Çok fazla söylüyorum ama buradan nasıl çıktığını […]
Sometimes it’s hard to tell– Bazen söylemek zorAm I a mess or just a mess with you?– Ben bir karmaşa mıyım yoksa sadece seninle bir karmaşa mı?I’ve gotten used to hell– Cehenneme alıştım.And now I can say the hottest flames are blue– Ve şimdi en sıcak alevlerin mavi olduğunu söyleyebilirimLike me and you– Benim ve […]
Baby, this that waterfall flow (Yeah, uh)– Bebeğim, bu şelale akışı (Evet, ah)Baby, this that waterfall flow– Bebeğim, bu şelale akışı Certain shit I’m not fascinated with, I can’t fake this shit– Büyülenmediğim bazı boklar, bu boku taklit edememMy legs made for a money run, I can’t chase a bitch– Bacaklarım para kazanmak için yapıldı, […]
Know my grandma happy, finally got my shit together– Büyükannemin mutlu olduğunu biliyorum, sonunda bokumu topladımTold bro we’ll take the time and we just stick together– Kardeşime zaman ayıracağımızı ve birbirimize bağlı kalacağımızı söyledim.Every time bro catch a bid, we do that shit together– Kardeşim ne zaman bir teklif alsa, bunu birlikte yaparız.I know he […]
You showed me how to do– Bana nasıl yapılacağını gösterdin.Exactly what you do– Tam olarak ne yapıyorsunHow I fell in love with you– Sana nasıl aşık oldumYou walk into a room– Bir odaya giriyorsunAnd people fall for you– Ve insanlar sana aşık oluyorHow I wanna be like you– Nasıl senin gibi olmak istiyorum Ooh, ooh, […]
So I took my medication and I poured my trauma out– Bu yüzden ilaçlarımı aldım ve travmamı döktüm.On some sad-eyed middle aged man’s overpriced new leather couch– Üzgün gözlü orta yaşlı bir adamın overpriced yeni deri kanepesindeAnd we argued about Jesus, finally found some middle ground– Ve İsa hakkında tartıştık, sonunda bir orta yol buldukI […]
Honestly it’s all my fault– Dürüst olmak gerekirse hepsi benim hatam.That society’s a cult– Bu toplum bir tarikatConstantly under assault– Sürekli saldırı altındaFrom semi-automatic thoughts– Yarı otomatik düşüncelerdenComing from the internet– İnternetten geliyor Fuck life, marry my bed– Hayatı siktir et, yatağımla evlenKill the voices in my head– Kafamdaki sesleri öldürFuck life, marry my bed– […]
We’ve been out of luck, dreamin’ like we’re stuck– Şansımız yaver gitmedi, sıkışıp kalmışız gibi hayaller kuruyoruzUnder clouds that might come down– Aşağı inebilecek bulutların altındaPhone is always sad, TV’s always mad– Telefon her zaman üzgün, televizyon her zaman kızgınSo we block out all the sounds– Bu yüzden tüm sesleri engelliyoruz The static, hold me– […]