너의 빈 자리– Boş koltuğun더 짙게 너를 느낀– Seni daha kalın hissetmek조금 뒤늦은 irony– Biraz gecikmiş ironi길 잃은 맘은 lonely, lonely– başıboş anne yalnız, yalnız 늘 익숙한 거릴– Her zaman tanıdık bir şeydir.계속해서 헤매던 우리– Dolaşıp durduk짙어지는 불빛 (Yeah)– Kalınlaştırıcı ışık (Evet)선명해지지 않는 빈자리– Keskinleşmeyen boş koltuklarWhere you been my whole life? (Where you been?)– […]