Baby– Bebek Take a break and roll a sticky, let’s get high (See)– Bir ara ver ve bir yapışkan yuvarla, hadi yükseğe çıkalım (Bkz.)Not too great at relationships, at least I try (Uh)– İlişkilerde çok iyi değilim, en azından deniyorum (Uh)Patient, baby, gotta make a couple rounds (Yeah, you know, oh)– Hasta, bebeğim, birkaç tur […]
Etiket: İngilizce
Three plus three plus three is nine– Üç artı üç artı üç dokuzD, it’s me, SG (D9)– D, benim, SG (D9)Create it as I speak, STE– Konuştuğum gibi yarat, STE(This is nine, yeah, yeah, yeah, yeah)– (Bu dokuz, evet, evet, evet, evet) Hero of my story, death or glory in the inner city– Hikayemin kahramanı, […]
(Ahh)– (Ahh) Feel your eyes watchin’ me– Gözlerinin beni izlediğini hisset.So I’m movin’ on him just so you can see– Bu yüzden sadece görebilesin diye onun üzerine gidiyorum.Told you I was gonna get you right back (Right back)– Seni hemen geri getireceğimi söylemiştim.Oh, you don’t really like that? (Oh)– Bundan gerçekten hoşlanmıyor musun? (Aman)I’m lost […]
You see tonight, it could go either way– Bu gece her iki şekilde de olabilir.Hearts balanced on a razor blade– Bir tıraş bıçağı üzerinde dengelenmiş kalplerWe are designed to love and break– Biz sevmek ve kırmak için tasarlandıkAnd to rinse and repeat it all again– Ve durulamak ve hepsini tekrarlamak için I get stuck when […]
For a master of deception and subterfuge– Aldatma ve aldatma ustası içinYou’ve made yourself quite the bed to lie in– Kendine yatacak güzel bir yatak yaptın.Do your time travelling through the tanning booth– Bronzlaşma kabininde seyahat ederken zamanınızı ayırınSo you don’t let the sun catch you crying– Böylece güneşin seni ağlarken yakalamasına izin vermiyorsun. So […]
Ah, ah (What? What?)– Ah, ah (Ne? Ne?)Like, like, like– Gibi, gibi, gibiLike, like, like, like– Gibi, gibi, gibi, gibi To say I feel some type of way would be an understatement– Bir çeşit yol hissettiğimi söylemek bir understatement olurduTo say I think I’d pass away but we on vacation– Öleceğimi düşündüğümü söylemek için ama […]
As I walk through the valley of the shadow of death– Ölümün gölgesi vadisinde yürürkenI take a look at my life and realize there’s nothin’ left– Hayatıma bir göz attım ve geriye hiçbir şey kalmadığını fark ettim.‘Cause I’ve been blastin’ and laughin’ so long, that– Çünkü o kadar uzun zamandır patlıyorum ve gülüyorum kiEven my […]
(BrentRambo)– (BrentRambo) Drop a fifty on that bitch like old Harden– Yaşlı Harden gibi o orospuya elli damlaI get so high, I hide it from the camera so smart– O kadar uçuyorum ki kameradan saklıyorum o kadar akıllı kiMy favorite one gets jealous, but you got my whole heart– En sevdiğim kıskanıyor ama sen benim […]
You’ve always told me that you know me– Bana her zaman beni tanıdığını söyledin.But you don’t really know me at all (No)– Ama beni gerçekten hiç tanımıyorsun (Hayır)You just played me and betrayed me– Benimle oynadın ve bana ihanet ettin.And showed no sympathy at all, no– Ve hiç sempati göstermedi, hayır Why can’t you just […]
Aww, here it goes– İşte gidiyor. Everybody out there, go run and tell– Herkes kaçsın ve anlatsın.Your homeboys and homegirls it’s time for Kenan and Kel– Arkadaşların ve arkadaşların Kenan ve Kel’in zamanı geldi.To keep you laughing in the afternoon– Öğleden sonra seni güldürmek içinSo don’t touch that dial or leave the room– O yüzden […]
You know I see your troubles from a continent away– Sıkıntılarını bir kıtadan uzakta gördüğümü biliyorsun.And they take me from my own– Ve beni kendimden alıyorlar.And I know you feel your mind gets ugly every day– Ve zihninin her geçen gün çirkinleştiğini hissettiğini biliyorum.And I know you know what it’s like to feel insatiably alone– […]
If you have an opinion– Eğer bir fikrin varsaMaybe you should shove it– Belki de onu itmelisin.Or maybe you could scream it– Ya da belki çığlık atabilirsin.Might be best to keep it– Saklamak en iyisi olabilir. To yourself (To yourself)– Kendine (kendine)To yourself (To yourself)– Kendine (kendine) This is why I don’t leave the house– […]