Never thought that I would actually miss you
– Seni gerçekten özleyeceğimi hiç düşünmemiştim
Never thought that I’d be dying to kiss you
– Seni öpmek için öleceğimi hiç düşünmemiştim
But, maybe there’s a first time for everything
– Ama belki de her şeyin bir ilki vardır
Thinkin’ how you really messed with my heartbeat
– Kalp atışlarıma nasıl bulaştığını düşünüyorum
Never thought that I would cry with somebody
– Biriyle ağlayacağımı hiç düşünmemiştim
But, maybe there’s a first time for everything
– Ama belki de her şeyin bir ilki vardır
Saw her on the TV
– Onu televizyonda gördüm.
Had the bleached pink hair with the ripped jeans
– Yırtık kot pantolonlu ağartılmış pembe saçları vardı.
And I thought, “What if I could meet her in real life?” (Yeah)
– Ve düşündüm ki, “Ya onunla gerçek hayatta tanışabilirsem?” (Evet)
I found out that we shared friends
– Arkadaşlarımızı paylaştığımızı öğrendim.
So she came to the house on the weekend
– Bu yüzden hafta sonu eve geldi.
And what I had in my head happened later that night (Yeah)
– Ve kafamda olanlar o gece daha sonra oldu (Evet)
All I need is one little memory
– Tek ihtiyacım olan küçük bir anı
To make all these feelings come back up, yeah
– Tüm bu duyguları tekrar ortaya çıkarmak için, evet
Never thought that I would actually miss you
– Seni gerçekten özleyeceğimi hiç düşünmemiştim
Never thought that I’d be dying to kiss you
– Seni öpmek için öleceğimi hiç düşünmemiştim
But, maybe there’s a first time for everything
– Ama belki de her şeyin bir ilki vardır
Thinkin’ how you really messed with my heartbeat
– Kalp atışlarıma nasıl bulaştığını düşünüyorum
Never thought that I would cry with somebody
– Biriyle ağlayacağımı hiç düşünmemiştim
But, maybe there’s a first time for everything
– Ama belki de her şeyin bir ilki vardır
Stayed up, late night
– Gece geç saatlere kadar uyumadım.
We were trying our best to pretend, like
– Numara yapmak için elimizden geleni yapıyorduk.
That when the party’s done, we’ll go our separate ways, but
– Parti bittiğinde, kendi yollarımıza gideceğiz, ama
We knew, yeah, we knew
– Biliyorduk, evet, biliyorduk
Pretty soon, it would be only us two
– Çok yakında, sadece ikimiz olacağız.
And after what we did, I’d never be the same, yeah
– Ve yaptıklarımızdan sonra asla eskisi gibi olmayacağım, evet
All I need (I need) is one little memory (Oh)
– Tek ihtiyacım olan (ihtiyacım olan) küçük bir anı (Oh)
To make all these feelings come back up
– Tüm bu duyguların tekrar ortaya çıkmasını sağlamak için
(Yeah)
– (Evet)
Never thought that I would actually miss you (No)
– Seni gerçekten özleyeceğimi hiç düşünmemiştim (Hayır)
Never thought that I’d be dying to kiss you, but
– Seni öpmek için can atacağımı hiç düşünmemiştim, ama
Maybe there’s a first time for everything
– Belki her şeyin bir ilki vardır
Thinkin’ how you really messed with my heartbeat (Messed with my heartbeat)
– Kalp atışımla gerçekten nasıl uğraştığını düşünüyorum (Kalp atışımla nasıl uğraştığını)
Never thought that I would cry with somebody (Oh)
– Biriyle ağlayacağımı hiç düşünmemiştim (Oh)
But, maybe there’s a first time for everything (Everything)
– Ama belki de her şey için bir ilk vardır (Her şey)
Ooh, woah
– Ooh, woah
Yeah
– Evet
Maybe there’s a first time for everything
– Belki her şeyin bir ilki vardır
Kategoriler