Concorde, this organ, the new one I’m formin’
– Concorde, bu organ, benim oluşturduğum yeni organ’
It’s grown so persistent on you by the morning
– Sabaha kadar senin üzerinde çok ısrarcı olmaya başladı.
I fell to my feet and the doctor said, ‘We are unfortunately
– Ayağa düştüm ve doktor dedi ki, ‘Maalesef öyleyiz
Running out of options to treat’
– Tedavi seçenekleri tükeniyor’
What a funny way to speak
– Konuşmak için ne komik bir yol
And you, like Concorde
– Ve sen, Concorde gibi
I came, a gentle hill racer
– Geldim, nazik bir tepe yarışçısı
I was breathless upon every mountain
– Her dağda nefesim kesilmişti.
Just to look for your light
– Sadece ışığını aramak için
Concorde, I miss you
– Concorde, seni özledim.
Don’t text me ‘til winter
– Mesaj atmayı bırak beni ‘til kış
I can hardly afford a second summer of splinters
– İkinci bir kıymık yazına bile param yetmez
This staircase, it leads only to some old pictures of you
– Bu merdiven, sadece bazı eski fotoğraflarınıza çıkıyor.
Through a thousand-mile long tube
– Bin mil uzunluğundaki bir tüpten
Hey, what’s a city boy to do?
– Hey, bir şehir çocuğu ne yapmalı?
And you, like Concorde
– Ve sen, Concorde gibi
I came, a gentle hill racer
– Geldim, nazik bir tepe yarışçısı
I was breathless upon every mountain
– Her dağda nefesim kesilmişti.
Just to look for your light
– Sadece ışığını aramak için
But, for less than a moment
– Ama, az bir an için
We’d share the same sky
– Aynı gökyüzünü paylaşırdık.
And then Isaac will suffer
– Ve sonra Isaac acı çekecek
Concorde will fly
– Concorde uçacak
Concorde, we’re old now
– Concorde, artık yaşlandık.
You wield a lightsaber
– Işın kılıcı kullanıyorsun.
And led by the dark to our place on the table
– Ve karanlığın önderliğinde masadaki yerimize
So, don’t tell me you’re hungry
– Bana aç olduğunu söyleme.
‘Cause darling, I’m starving myself
– Çünkü sevgilim, açlıktan ölüyorum.
And I heard you’re on Atkins as well
– Senin de Atkins’te olduğunu duydum.
I was made to love you
– Seni sevmek için yaratılmışım
Can’t you tell?
– Anlaşılmıyor mu?
And you, like Concorde
– Ve sen, Concorde gibi
I came, a light blue sleeper
– Geldim, açık mavi bir uyuyan
And I laid dead or twitching for most of the night
– Ve gecenin büyük bir bölümünde öldüm ya da seğirdim
But I know that you’ll be there
– Ama orada olacağını biliyorum.
The sandman inside
– İçindeki kum adam
And I’ll come to like a child
– Ve bir çocuk gibi geleceğim
Concorde and I die free this time
– Concorde’la bu sefer özgür öleceğiz.
[Instrumental outro]
– [Enstrümantal çıkış]
Kategoriler