Evened the scores then I let it all go fall apart
– Skoru eşitledi sonra hepsi dağılıyor bıraktım
And every step forward put a little more sword in your heart, yeah
– Ve her adımında kalbine biraz daha kılıç sapla, evet
Looking sideways when I say I’m okay with the past
– Geçmişle aram iyi dediğimde yana bakınca
But I’m afraid of what I might say if you ask
– Ama sorarsan söyleyeceklerimden korkuyorum.
Gave you way too many chances, you ran through ’em all
– Sana çok fazla şans verdi, hepsini atlattın.
Got everything I could want but it wasn’t enough
– İstediğim her şeyi aldım ama yeterli değildi.
Nobody left for me to talk to, nobody to call
– Konuşacak kimse kalmadı, arayacak kimse kalmadı
Got everything I could want but I still wanted more
– İstediğim her şeye sahibim ama hala daha fazla istiyorum
I still wanted more
– Hala istediğim daha
There’s not another way, don’t let me go
– Başka yolu yok, gitmeme izin verme.
Don’t dig another grave today
– Bugün bir mezar daha kazma.
I’ll make the same mistakes, I’ll never know
– Aynı hataları yapacağım, asla bilemeyeceğim
Who I was before I faded away
– Kaybolmadan önce kim olduğumu
Into the grey
– Gri içine
All of this time sitting inside sitting in the dark (In the dark)
– Bütün bu zaman içinde karanlıkta otururken (Karanlıkta)
And every night I can see why you could never stop, yeah (Yeah)
– Ve her gece neden hiç duramadığını görebiliyorum, evet (Evet)
Lying is hard and the truth comes out anyway (Anyway)
– Yalan söylemek zor ve gerçek yine de ortaya çıkıyor (Her neyse)
You’re going way too far, gonna drop dead at this rate
– Çok ileri gidiyorsun, bu hızla düşüp öleceksin.
Gave you way too many chances, you ran through ’em all
– Sana çok fazla şans verdi, hepsini atlattın.
Got everything I could want but it wasn’t enough
– İstediğim her şeyi aldım ama yeterli değildi.
Nobody left for me to talk to, nobody to call
– Konuşacak kimse kalmadı, arayacak kimse kalmadı
Got everything I could want but I still wanted more
– İstediğim her şeye sahibim ama hala daha fazla istiyorum
There’s not another way, don’t let me go
– Başka yolu yok, gitmeme izin verme.
Don’t dig another grave today
– Bugün bir mezar daha kazma.
I’ll make the same mistakes, I’ll never know
– Aynı hataları yapacağım, asla bilemeyeceğim
Who I was before I faded away
– Kaybolmadan önce kim olduğumu
Into the grey
– Gri içine
I did it to myself
– Kendim yaptım
Tried to be someone else
– Başka biri olmaya çalıştım
I let it tear me down and I’ll never be the same
– Beni yıkmasına izin verdim ve asla eskisi gibi olmayacağım.
I did it to myself
– Kendim yaptım
Tried to be someone else
– Başka biri olmaya çalıştım
And you didn’t notice ’till I finally got, finally got away
– Ve sen fark etmedin ‘ta ki ben nihayet varana kadar, sonunda kaçana kadar
(There’s not another way, don’t let me go)
– (Başka bir yol yok, gitmeme izin verme)
(Don’t dig another grave today)
– (Bugün başka mezar kazma)
(Finally got away)
– (Sonunda kaçtı)
(I’ll make the same mistakes, I’ll never know)
– (Aynı hataları yapacağım, asla bilemeyeceğim)
(Who I was before I faded away)
– (Kaybolmadan önce kimdim)
There’s not another way, don’t let me go
– Başka yolu yok, gitmeme izin verme.
Don’t dig another grave today
– Bugün bir mezar daha kazma.
I’ll make the same mistakes, I’ll never know
– Aynı hataları yapacağım, asla bilemeyeceğim
Who I was before I faded away
– Kaybolmadan önce kim olduğumu
Into the grey
– Gri içine
Into the grey
– Gri içine
Kategoriler