Kategoriler
A Şarkı Sözleri Çevirileri

Ava Max – Maybe You’re The Problem İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

Always say you love me, but you
– Her zaman beni sevdiğini söyle, ama sen
Always make it all about you
– Her zaman her şeyi senin hakkında yap
‘Specially when you’ve had a few, oh, oh yeah
– ‘Özellikle de birkaç tane içtiğinde, oh, oh evet
All the things I heard from your ex
– Eski sevgilinden duyduğum her şey
Now they make a whole lot of sense
– Şimdi çok mantıklı geliyorlar.
Already feel bad for your next
– Şimdiden bir sonrakine üzülüyorum.
To have to put up with you, oh yeah
– Sana katlanmak zorunda kalmak, oh evet

Worked on myself, opened my eyes
– Kendim üzerinde çalıştım, gözlerimi açtım
You hate my friends, turns out they were right
– Arkadaşlarımdan nefret ediyorsun, meğer haklıymış.
It takes two to make it all go right
– Her şeyin yolunda gitmesi iki kişiyi alır.

But with you, it’s always my fault
– Ama seninle her zaman benim hatam
And your short fuse, just like a time bomb
– Ve kısa sigortanız, tıpkı bir saatli bomba gibi
And I think you should take a second just to look at your reflection
– Ve bence sadece yansımana bakmak için bir saniyeni ayırmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.
Okay, you, you see a pattern?
– Tamam, bir düzen görüyor musun?
Your point of view, got it all backwards
– Senin bakış açınsa her şeyi tersine çevirdi.
You should take your little finger and just point it in the mirror
– Küçük parmağını alıp aynaya doğrultmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.

You should take your little finger, and just point it in the mirror
– Küçük parmağını alıp aynaya doğrultmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.

Ego always doin’ the most
– Ego her zaman en iyisini yapar
Out of touch, you’re not even close
– İrtibatsız, yakın bile değilsin.
Drama always follows you home
– Drama her zaman seni eve kadar takip eder.
But I won’t be waitin’ no more
– Ama artık beklemek olmayacağım’

Worked on myself, opened my eyes
– Kendim üzerinde çalıştım, gözlerimi açtım
You hate my friends, turns out they were right
– Arkadaşlarımdan nefret ediyorsun, meğer haklıymış.
It takes two to make it all go right
– Her şeyin yolunda gitmesi iki kişiyi alır.

But with you, it’s always my fault
– Ama seninle her zaman benim hatam
And your short fuse, just like a time bomb
– Ve kısa sigortanız, tıpkı bir saatli bomba gibi
And I think you should take a second just to look at your reflection
– Ve bence sadece yansımana bakmak için bir saniyeni ayırmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.
Okay, you, you see a pattern?
– Tamam, bir düzen görüyor musun?
Your point of view, got it all backwards
– Senin bakış açınsa her şeyi tersine çevirdi.
You should take your little finger and just point it in the mirror
– Küçük parmağını alıp aynaya doğrultmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.

You should take your little finger and just point it in the mirror
– Küçük parmağını alıp aynaya doğrultmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.

It’s not me, it’s you
– Ben değilim, sensin
It’s not me, it’s you
– Ben değilim, sensin
It’s not me, it’s you (Ooh)
– Sorun ben değilim, sensin (Ooh)

But with you, it’s always my fault
– Ama seninle her zaman benim hatam
And your short fuse, just like a time bomb
– Ve kısa sigortanız, tıpkı bir saatli bomba gibi
And I think you should take a second just to look at your reflection
– Ve bence sadece yansımana bakmak için bir saniyeni ayırmalısın.
Baby, maybe you’re the problem
– Bebeğim, belki de sorun sensin.
Okay, you, you see a pattern?
– Tamam, bir düzen görüyor musun?
Your point of view, got it all backwards
– Senin bakış açınsa her şeyi tersine çevirdi.
You should take your little finger and just point it in the mirror
– Küçük parmağını alıp aynaya doğrultmalısın.
Baby, maybe you’re the problem (Oh)
– Bebeğim, belki de sorun sensin (Oh)

You should take your little finger and just point it in the mirror
– Küçük parmağını alıp aynaya doğrultmalısın.
Baby, maybe you’re the problem (Hey, hey, hey, hey)
– Bebeğim, belki de sorun sensin (Hey, hey, hey, hey)