Kategoriler
A Şarkı Sözleri Çevirileri

All Time Low – PMA İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

What are you trying to fix me for?
– Neden beni düzeltmeye çalışıyorsun?
Maybe I’m broken but I’m not sure
– Belki kırıldım ama emin değilim.
Am I depressed or am I just bored?
– Depresyonda mıyım yoksa sadece sıkıldım mı?
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı

Time to face up to the inevitable
– Kaçınılmaz olanla yüzleşmenin zamanı geldi
I guess I might be losing it from staying at home
– Sanırım evde kalmaktan kendimi kaybediyor olabilirim.
I dumb it down with Jeopardy! and late-night TV
– Jeopardy ile aptal yerine koydum! ve gece geç saatlerde TV
And I don’t even like it
– Ve bundan hoşlanmıyorum bile
Safe to say I know I’m not the only one
– Tek ben olmadığımı bildiğimi söylemek güvenli
And I don’t have time for all this time I’m wasting
– Ve tüm bu zamanımı boşa harcayacak zamanım yok

What are you trying to fix me for?
– Neden beni düzeltmeye çalışıyorsun?
Maybe I’m broken but I’m not sure
– Belki kırıldım ama emin değilim.
Am I depressed or am I just bored?
– Depresyonda mıyım yoksa sadece sıkıldım mı?
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı
Tell me you’re okay, yeah, what’s that like?
– İyi olduğunu, Evet, ne gibi söyle?
Rose-tinted glasses, it must be nice
– Gül renkli gözlükler, güzel olmalı
Doing your best while you die inside
– İçinde ölürken elinden gelenin en iyisini yapmak
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı
(Apathy and irony, postmodern anxiety)
– (İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı)

I don’t mind the fireworks that keep me awake
– Beni uyanık tutan havai fişekleri umursamıyorum.
(But they still kind of scare me)
– (Ama yine de beni korkutuyorlar)
I don’t think the melatonin works at all
– Melatoninin hiç işe yaradığını sanmıyorum
My money plant’s dying and the dust is collecting
– Para fabrikam ölüyor ve toz toplanıyor
And my therapist hates me
– Ve terapistim benden nefret ediyor
It’s Monday morning, sleeping through the wake up call
– Pazartesi sabahı, uyanma çağrısı ile uyuyorum

What are you trying to fix me for?
– Neden beni düzeltmeye çalışıyorsun?
Maybe I’m broken but I’m not sure
– Belki kırıldım ama emin değilim.
Am I depressed or am I just bored?
– Depresyonda mıyım yoksa sadece sıkıldım mı?
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı
Tell me you’re okay, yeah, what’s that like?
– İyi olduğunu, Evet, ne gibi söyle?
Rose-tinted glasses, it must be nice
– Gül renkli gözlükler, güzel olmalı
Doing your best while you die inside
– İçinde ölürken elinden gelenin en iyisini yapmak
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı

It’s time to face up to the inevitable
– Kaçınılmaz olanla yüzleşmenin zamanı geldi
(But I’m always sleeping)
– (Ama her zaman uyuyorum)
I guess it feels good to know that I’m not alone
– Sanırım yalnız olmadığımı bilmek iyi hissettiriyor.
(All the world is sleeping)
– (Tüm dünya uyuyor)

What are you trying to fix me for?
– Neden beni düzeltmeye çalışıyorsun?
Maybe I’m broken but I’m not sure
– Belki kırıldım ama emin değilim.
Am I depressed or am I just bored?
– Depresyonda mıyım yoksa sadece sıkıldım mı?
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı

Tell me you’re okay, yeah, what’s that like? (What’s that like?)
– İyi olduğunu, Evet, ne gibi söyle? (Ne gibi?)
Rose tinted glasses, it must be nice (Must be nice)
– Gül renkli gözlük, güzel olmalı (güzel olmalı)
Doing your best while you die inside
– İçinde ölürken elinden gelenin en iyisini yapmak
Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı

Apathy and irony, postmodern anxiety
– İlgisizlik ve ironi, postmodern kaygı