You must think that I’m stupid
– Aptal olduğumu düşünüyor olmalısın
You must think that I’m a fool
– Budala olduğumu düşünüyor olmalısın
You must think that I’m new to this
– Bu işte yeni olduğumu düşünüyor olmalısın
But I have seen this all before
– Ama bunların hepsini daha önce gördüm
I’m never gonna let you close to me
– Seni kendime hiç yaklaştırmayacağım
Even though you mean the most to me
– Bana hayatta en fazla şeyi ifade eden sen olsan da
‘Cause every time I open up, it hurts
– Çünkü sana kendimi açtığım her an canım acıyor
So I’m never gonna get too close to you
– Bu yüzden sana hiç çok fazla yaklaşmayacağım
Even when I mean the most to you
– Sana hayatta en fazla şeyi ifade eden kişi olduğumda bile
In case you go and leave me in the dirt
– Gidip beni pislik içinde bırakırsın diye
Every time you hurt me, the less that I cry
– Beni her incittiğinde daha az ağlıyorum
And every time you leave me, the quicker these tears dry
– Ve beni her terkedişinde gözyaşlarım daha hızlı kuruyor
And every time you walk out, the less I love you
– Sen her dışarı çıktığında seni daha az seviyorum
Baby, we don’t stand a chance, it’s sad but it’s true
– Bebeğim, hiç şansımız yok, üzücü bir durum ama bu doğru
I’m way too good at goodbyes
– Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
I’m way too good at goodbyes
– Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
No way that you’ll see me cry
– Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin
(No way that you’ll see me cry)
– (Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin)
[I’m way too good at goodbyes
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
I know you’re thinking I’m heartless
– Biliyorum kalpsiz olduğumu düşünüyorsun
I know you’re thinking I’m cold
– Biliyorsun soğuk olduğumu düşünüyorsun
I’m just protecting my innocence
– Sadece masumiyetimi koruyorum
I’m just protecting my soul
– Sadece ruhumu koruyorum
I’m never gonna let you close to me
– Seni kendime hiç yaklaştırmayacağım
Even though you mean the most to me
– Bana hayatta en fazla şeyi ifade eden sen olsan da
‘Cause every time I open up, it hurts
– Çünkü sana kendimi açtığım her an canım acıyor
So I’m never gonna get too close to you
– Bu yüzden sana hiç çok fazla yaklaşmayacağım
Even when I mean the most to you
– Sana hayatta en fazla şeyi ifade eden kişi olduğumda bile
In case you go and leave me in the dirt
– Gidip beni pislik içinde bırakırsın diye
Every time you hurt me, the less that I cry
– Beni her incittiğinde daha az ağlıyorum
And every time you leave me, the quicker these tears dry
– Ve beni her terkedişinde gözyaşlarım daha hızlı kuruyor
And every time you walk out, the less I love you
– Sen her dışarı çıktığında seni daha az seviyorum
Baby, we don’t stand a chance, it’s sad but it’s true
– Bebeğim, hiç şansımız yok, üzücü bir durum ama bu doğru
I’m way too good at goodbyes
– Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
I’m way too good at goodbyes
– Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
No way that you’ll see me cry
– Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin
(No way that you’ll see me cry)
– (Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin)
[I’m way too good at goodbyes
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
No way that you’ll see me cry
– Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin
(No way that you’ll see me cry)
– (Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin)
[I’m way too good at goodbyes
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
No
– Hayır
No, no, no, no, no
– Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
No, no, no, no
– Hayır, hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
(No way that you’ll see me cry)
– (Beni bundan sonra asla ağlarken görmeyeceksin)
(I’m way too good at goodbyes)
– (Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim)
‘Cause overtime you hurt me, the less that I cry
– Çünkü beni her incittiğinde daha az ağlıyorum
And every time you leave me, the quicker these tears dry
– Ve beni her terkedişinde gözyaşlarım daha hızlı kuruyor
And every time you walk out, the less I love you
– Ve sen her dışarı çıktığında seni daha az seviyorum
Baby, we don’t stand a chance, it’s sad but it’s true
– Bebeğim, hiç şansımız yok, üzücü bir durum ama bu doğru
I’m way too good at goodbyes
– Hoşçakal demek konusunda çok iyiyim
Kategoriler