Why is it so hard to keep it real?
– Gerçek tutmak neden bu kadar zor?
And why don’t you just tell me what you feel? Oh why?
– Neden bana ne hissettiğini söylemiyorsun? Oh neden?
Want a homie, lover, friend
– Bir arkadaş, sevgili, arkadaş ister misin
Someone who’s genuine
– Gerçek biri
So if you didn’t love me, baby, why would you pretend?
– Madem beni sevmedin bebeğim, neden rol yapasın ki?
If you knew me back then (Back then)
– Beni o zamanlar tanısaydın (O zamanlar)
You don’t know me now (You don’t know me now)
– Şimdi beni tanımıyorsun (Şimdi beni tanımıyorsun)
Things are different, and let me show you how
– İşler farklı ve sana nasıl olduğunu göstereyim.
I’m not the same, I’ve changed
– Ben aynı değilim, değiştim.
And you feel that pain, I hope you do
– Ve bu acıyı hissediyorsun, umarım hissedersin
And when you do, I’m telling you
– Ve bunu yaptığında, sana söylüyorum
That’s that pain (That pain)
– İşte o acı (O acı)
That’s that pain (That pain)
– İşte o acı (O acı)
Do you feel that pain?
– Bu acıyı hissediyor musun?
That pain, oh, oh (Oh, no)
– O acı, oh, oh (Oh, hayır)
That’s that pain (I know)
– İşte bu acı (biliyorum)
Do you feel that pain? (Know, oh)
– Bu acıyı hissediyor musun? (Bilirsin, oh)
I hope you cry
– Ağlamak umarım
Hope it cross your mind least once a day
– Umarım günde en az bir kere aklından geçer.
Now I done tried to keep it kosher
– Şimdi koşer tutmaya çalıştım
Keep my petty low
– alçakgönüllülüğümü koru
Don’t play with me, don’t play with me
– Benimle oynama, benimle oynama
‘Fore I put on a show
– Bir gösteri yapmadan önce
I’ll wake this whole neighborhood up
– Bütün mahalleyi uyandıracağım.
I’ll make a nigga wish he woulda
– Bir zencinin dileğini yerine getireceğim
Loved me better, treat me gooder
– Beni daha çok sevdi, bana daha iyi davran
When all I wanted was forever
– Tek istediğim sonsuza dek
If you knew me back then (Back then)
– Beni o zamanlar tanısaydın (O zamanlar)
You don’t know me now
– Artık beni tanımıyorsun.
Things are different, and let me show you how
– İşler farklı ve sana nasıl olduğunu göstereyim.
I’m not the same, I’ve changed
– Ben aynı değilim, değiştim.
And you feel that pain, I hope you do
– Ve bu acıyı hissediyorsun, umarım hissedersin
And when you do, I’m telling you, woah
– Ve bunu yaptığında, sana söylüyorum, woah
That’s that pain (That pain)
– İşte o acı (O acı)
That’s that pain (That pain)
– İşte o acı (O acı)
Do you feel that pain?
– Bu acıyı hissediyor musun?
That pain, oh, oh (Oh, no)
– O acı, oh, oh (Oh, hayır)
That’s that pain (I know)
– İşte bu acı (biliyorum)
Do you feel that pain? (Know, oh)
– Bu acıyı hissediyor musun? (Bilirsin, oh)
I hope you cry
– Ağlamak umarım
Hope it cross your mind least once a day
– Umarım günde en az bir kere aklından geçer.
That’s that pain (That pain)
– İşte o acı (O acı)
That’s that pain (That pain)
– İşte o acı (O acı)
Do you feel that pain?
– Bu acıyı hissediyor musun?
That pain, oh, oh (Oh, no)
– O acı, oh, oh (Oh, hayır)
That’s that pain (I know)
– İşte bu acı (biliyorum)
Do you feel that pain? (Know, oh)
– Bu acıyı hissediyor musun? (Bilirsin, oh)
I hope you cry
– Ağlamak umarım
Hope it cross your mind least once a day
– Umarım günde en az bir kere aklından geçer.
That’s that pain
– İşte bu acı
I hope you feel it, hope it hurt
– Umarım hissedersin, umarım acıtır
Hope it knocks you off your feet, I hope it put you in the dirt
– Umarım seni ayaklarından indirir, umarım seni çamura sokar
Skrrt, skrrt
– Skrrt, skrrt
Standin’ there on the curb
– Durup kaldırıma’
Lookin’ stupid, watchin’ these four Pirellis burnin’
– Aptal görünüyorsun, bu dört Pirelliyi yakarken izliyorsun.
I hope it hurt, I hope it hurt
– Umarım acıtır, umarım acıtır
Over and over again
– Tekrar tekrar ve tekrar
Pain, pain
– Ağrı, ağrı
Feel what I feel, what I felt, what I felt
– Ne hissettiğimi, ne hissettiğimi, ne hissettiğimi hisset
Yeah
– Evet
Kategoriler