Kategoriler
Genel

Will Wood – Tomcat Disposables İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

I have mapped the cupboards and drawers
– Dolapları ve çekmeceleri haritaladım.
Tracked the least walked spots on the floor
– Yerdeki en az yürüdüğü yerleri takip etti
Happy to be home safe and warm
– Mutlu olmak ev güvenli ve sıcak
The shadows by their feet
– Ayaklarındaki gölgeler
The odd vanishing treat
– Garip kaybolan muamele
Quietly eating while they sleep
– Uyurken sessizce yemek yiyorlar
So here’s where I’ll be raising my kids
– İşte çocuklarımı burada yetiştireceğim.
If I can find someone to start a family with
– Eğer bir aile kuracak birini bulabilirsem
‘Till then, I’ll dream of the day my odds and ends fit
– ‘O kadar gün rüya görürüm ıvır zıvır uygun
I’ll wake up, there’ll be food on the stove
– Uyanacağım, ocakta yemek olacak.
Forever and never want for more
– Sonsuza kadar ve asla daha fazlasını istemiyorum

Is there cheese in the great beyond?
– Büyük öte’de peynir var mı?
Rinds of parmesan
– Parmesan kabukları
Wine to water, night from dawn
– Şaraptan suya, şafaktan geceye
Life gets short, our teeth grow long
– Hayat kısalır, dişlerimiz uzar
Mind me not and I’ll mind my own and my mind’s
– Fikrimi ve kendi fikrimi benim hatırlatırım
Not one bite smaller or lesser than yours
– Seninkinden küçük ya da küçük bir ısırık bile yok.
Do I belong in right and wrong?
– Doğru ve yanlışa mı aitim?
Nature, I guess
– Doğa, sanırım

One night, one flung light through this place
– Bir gece, biri buradan ışık saçtı.
So I run for cover, over under, left the rind out on the plate
– Bu yüzden saklanmak için koştum, alttan, kabuğu tabakta bıraktım
Little heart racing and praying, “Something keep me safe”
– Küçük kalp yarışları ve dua, “Bir şey beni güvende tut”
I think it saw my face
– Sanırım yüzümü gördü.
Okay, one hungry day is nothing come what may
– Tamam, aç bir gün hiçbir şey gelmez ne olursa olsun

But then winter came inside for three nights
– Ama sonra kış üç gece içeri girdi.
Left me grinding my teeth between my walls and gripping my dreams tight
– Beni duvarlarımın arasında dişlerimi gıcırdatmaya ve hayallerimi sımsıkı kavramaya bıraktı.
Curled up, kept my head up, and put up the fight
– Kıvrıldım, kafamı dik tuttum ve kavgaya katlandım.
I’ll make it through again
– Tekrar başaracağım.
I have before
– Önce ben
C’mon, now, what’s one more?
– Hadi ama, bir tane daha ne var?

Is there cheese in the great beyond?
– Büyük öte’de peynir var mı?
Rinds of parmesan
– Parmesan kabukları
Wine to water, night from dawn
– Şaraptan suya, şafaktan geceye
Life gets short, our teeth grow long
– Hayat kısalır, dişlerimiz uzar
Mind me not and I’ll mind my own and my mind’s
– Fikrimi ve kendi fikrimi benim hatırlatırım
Not one bite smaller or lesser than yours
– Seninkinden küçük ya da küçük bir ısırık bile yok.
Do I belong in right and wrong?
– Doğru ve yanlışa mı aitim?
Nature, I guess
– Doğa, sanırım

Spring bloomed in the kitchen again
– Bahar yine mutfakta çiçek açtı
So I crawled out of the wall and squinting
– Ben de duvardan sürünerek gözlerini kısarak çıktım.
Saw hope on the stovetop
– Ocakta umut gördüm
Just like I’d always imagined it
– Her zaman hayal ettiğim gibi
More than I could eat
– Yiyebileceğimden daha fazla
My dreams were finally reality
– Hayallerim sonunda gerçek oldu
My struggles had a happy ending
– Mücadelelerimin mutlu bir sonu vardı.
They must want to be friends
– Arkadaş olmak istiyor olmalılar.
My stomach starts to turn
– Midem dönmeye başladı.
With thirst, why does it hurt?
– Susuzluktan, neden acıyor?
My just dessert is served again
– Sadece tatlım yine servis edilir.

So I stumble back to bed
– Bu yüzden yatağa geri dönüyorum
Something’s not quite right
– Bir şeyler doğru değil
Guess I’ll just go rest my head
– Sanırım gidip kafamı dinlendireceğim.
Now as I lay me down to sleep
– Şimdi beni uyuturken
I expect no dreams
– Rüya beklemiyorum.
And no sweet goodbye to me
– Ve bana tatlı bir veda yok
Flatline in the morning light
– Sabah ışığında düz çizgi
I held on so tight
– Çok sıkı sarıldım
For so long, it’s just not right
– Uzun zamandır, bu doğru değil.
Let a sigh out as I close my eyes
– Gözlerimi kapatırken bir nefes ver
Was that all there was to this?
– Tüm bunlar için miydi?
What’s for the best?
– En iyisi ne?

Is there cheese in the great beyond?
– Büyük öte’de peynir var mı?
What’s the moon made of?
– Ay neyden yapılmış?
Meet me there after I’m gone
– Ben gittikten sonra orada buluşalım.
Life gets short, our teeth grow long
– Hayat kısalır, dişlerimiz uzar
Mind me not and I’ll mind my own and my mind
– Fikrimi ve kendi fikrimi benim hatırlatırım
Held the same light as the one in your eyes
– Gözlerindekiyle aynı ışığı tutuyordu.
Do I belong in right and wrong?
– Doğru ve yanlışa mı aitim?
One dies alone and I don’t know
– Biri tek başına ölür ve bilmiyorum
Goodbye, so long
– Güle güle, çok uzun
To mice in holes
– Deliklerdeki farelere
Nature, I guess
– Doğa, sanırım
Nature, I guess
– Doğa, sanırım
Nature, I guess
– Doğa, sanırım