Candles burned down to the floor
– Mumlar yere kadar yandı
Wearing less than you wore before
– Eskisinden daha az giyiyorsun.
Shoes hidden by the door
– Kapının yanında gizlenmiş ayakkabılar
Never put them on
– Onları asla giyme.
We would stay in my house for days
– Günlerce evimde kalırdık.
Spilling breakfast and pillowcases
– Dökülen kahvaltı ve yastık kılıfları
Your stuff don’t taste the same
– Eşyalarının tadı aynı değil.
Now that you’re gone
– Artık gittiğine göre
Guess i’m prone to overthinking
– Sanırım aşırı düşünmeye eğilimliyim.
One thing goes wrong and i can’t adjust
– Bir şey ters gidiyor ve uyum sağlayamıyorum.
I lost the taste for the good in us
– İçimizdeki iyiliğin tadını kaybettim.
And i’m sorry
– Ve özür dilerim
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
Only each other then
– O zaman sadece birbirinizi
Couldn’t get enough when we started
– Başladığımızda doyamadık.
Always a hunger then
– O zaman her zaman bir açlık
Now it’s just emptiness
– Şimdi sadece boşluk
We were in love we were starving
– Aşıktık açlıktan ölüyorduk
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
We could ruin a perfect night
– Mükemmel bir geceyi mahvedebiliriz.
On my birtnday I made you cry
– Doğum günümde seni ağlattım.
You told me you had learned to drive
– Araba kullanmayı öğrendiğini söylemiştin.
I guess you lied
– Yalan söyledin sanırım
I could never get sick of you
– Senden asla sıkılamam.
I just bit off more than I could chew
– Çiğneyebileceğimden fazlasını ısırdım.
And as one year turns into two
– Ve bir yıl ikiye dönüşürken
I’m still not over you (still not over you)
– Hala senin üzerinde değilim (hala senin üzerinde değilim)
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
Only each other then
– O zaman sadece birbirinizi
Couldn’t get enough when we started
– Başladığımızda doyamadık.
Always a hunger then
– O zaman her zaman bir açlık
Now it’s just emptiness
– Şimdi sadece boşluk
We were in love we were starving
– Aşıktık açlıktan ölüyorduk
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
Guess i’m prone to overthinking
– Sanırım aşırı düşünmeye eğilimliyim.
I lost my taste for the good in us
– İçimizdeki iyilik zevkimi kaybettim.
I never called when I knew I should
– Yapmam gerektiğini bildiğimde hiç aramadım.
And I’m sorry
– Ve özür dilerim
I’m sorry, oh
– Üzgünüm, oh
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
Only each other then
– O zaman sadece birbirinizi
Couldn’t get enough when we started
– Başladığımızda doyamadık.
Always a hunger then
– O zaman her zaman bir açlık
We had a hunger than
– Daha bir açlık vardı
And now it’s just emptiness
– Ve şimdi sadece boşluk
We were in love we were starving
– Aşıktık açlıktan ölüyorduk
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
Now it’s just emptiness
– Şimdi sadece boşluk
We were in love we were starving
– Aşıktık açlıktan ölüyorduk
We had a hunger then
– Sonra bir açlık vardı
Kategoriler