Kategoriler
F Şarkı Sözleri Çevirileri

Father John Misty – Goodbye Mr. Blue İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

This may be the last time
– Bu son kez olabilir
The last time I put on my shoes
– En son ayakkabılarımı giydiğimde
Go down to the corner
– Köşeye git
And buy the damn cat the expensive food
– Ve lanet kediye pahalı yiyecekleri al

That Turkish Angora is ’bout the only thing left of me and you
– O Türk Angorası, senden ve benden geriye kalan tek şey.
Early this morning, it started making sounds that say
– Bu sabah erkenden, şöyle sesler çıkarmaya başladı:
“Don’t the last time come too soon?
– “Son sefer çok erken gelmedi mi?
One down, eight to go, but it’s no less true
– Biri gitti, sekiz kaldı, ama daha az doğru değil
Don’t the last time come too soon?”
– Geçen sefer çok erken gelmedi mi?”

This may be the last time
– Bu son kez olabilir
Last time I get out of bed
– En son yataktan kalktığımda
Put coffee on and try, in your words
– Kahveni koy ve kendi sözlerinle dene.
“To show some initiative”
– “Biraz inisiyatif göstermek için”

We used to lay around here laughing
– Burada gülerek uzanırdık.
At what these freaks out there were trying to prove
– Dışarıdaki bu ucubelerin kanıtlamaya çalıştığı şeye
Well, what’s wasting time if not throwing it away on work
– Peki, işe atmazsan zaman kaybetmek nedir
When the last time comes so soon?
– En son ne zaman bu kadar çabuk geldin?
Mr. Blue died in my arms, nothing they could do
– Bay Blue kollarımda öldü, yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
Don’t the last time come too soon?
– Geçen sefer çok erken gelmedi mi?

Love’s always gonna leave ya
– Aşk her zaman seni terk edecek
No matter what they say
– Ne derlerse desinler
You only know what it is once it’s gone away
– Ne olduğunu sadece bir kere gittiğinde anlarsın.

This may be the last time
– Bu son kez olabilir
The last time I lay here with you
– En son burada seninle yattığımda
Do you swear it’s not the cat?
– Kedi olmadığına yemin ediyor musun?
You don’t have to answer that
– Cevap vermek zorunda değilsin
I’ll just make do
– Sadece halledeceğim.

But maybe if he’d gone sooner
– Ama belki daha erken gitmiş olsaydı
Could’ve brought us back together last June
– Geçen Haziran bizi tekrar bir araya getirebilirdi.
When the last time was our last time
– En son ne zaman bizim son zamanımızdı
If only then I knew
– Keşke o zaman bilseydim
The last time was our last time
– Son seferimiz son seferimizdi.
Would’ve told you that the last time comes too soon
– Sana son seferinin çok erken geldiğini söylerdim.
When the last time was our last time
– En son ne zaman bizim son zamanımızdı
Should’ve told you that the last time comes too soon
– Sana son seferinin çok erken geldiğini söylemeliydim.