Gone a little far
– Gitti biraz uzakta
Gone a little far this time with something
– Bu sefer bir şeyle biraz ileri gittim.
How was I to know?
– Nasıl bilebilirdim?
How was I to know this high came rushing?
– Bu kadar yükseğin aceleyle geldiğini nereden bilebilirdim?
We’re on the borderline
– Sınırda kaldık
Dangerously fine and unforgiven
– Tehlikeli derecede iyi ve affedilmez
Possibly a sign
– Muhtemelen bir işaret
I’m gonna have the strangest night on Sunday
– Pazar günü çok garip bir gece geçireceğim.
Here I go
– İşte gidiyorum
Quite a show for a loner in L.A.
– Los Angeles’ta bir yalnız için harika bir gösteri.
I wonder how I managed to end up in this place
– Buraya nasıl gelebildiğimi merak ediyorum.
Where I couldn’t get away
– Kaçamadığım yere
We’re on the borderline (Ooh)
– Sınırdayız (Ooh)
Caught between the tides of pain and rapture
– Acı ve coşku gelgitleri arasında yakalandı
Then I saw the time
– Sonra zamanı gördüm.
Watched it speedin’ by like a train
– Tren gibi hızlanmasını izledim.
Like a train
– Tren gibi
Will I be known and loved?
– Tanınıp sevilecek miyim?
Is there one that I trust?
– Orada güvendiğim biri mi?
Starting to sober up
– Ayılmaya başladı
Has it been long enough?
– Yeterince uzun oldu mu?
Will I be known and loved?
– Tanınıp sevilecek miyim?
Little closer, close enough
– Biraz daha yakın, yeterince yakın
I’m a loser, loosen up
– Ben bir eziğim, gevşe
Setting free, must be tough
– Özgür olmak zor olmalı.
Will I be known and loved?
– Tanınıp sevilecek miyim?
Is there one that I trust?
– Orada güvendiğim biri mi?
Starting to sober up
– Ayılmaya başladı
Has it been long enough?
– Yeterince uzun oldu mu?
Will I be so in love?
– Yani aşık olacağım?
Any closer? Close enough
– Yaklaştın mı? Yeterince yakın
Shout out to what is done
– Ne yapıldığına bağır
R.I.P., here comes the sun
– R.I.P., işte güneş geliyor.
(Comes the sun)
– Güneş (gelir)
Gone a little far
– Gitti biraz uzakta
Gone a little far this time with something
– Bu sefer bir şeyle biraz ileri gittim.
Rudy said it’s fine
– Rudy sorun olmadığını söyledi.
They used to do this all the time in college (If you and I get comfortable)
– Bunu üniversitede her zaman yaparlardı (Eğer sen ve ben rahat edersek).
And we’re on the borderline (Ooh)
– Ve sınırdayız (Ooh)
Caught between the tides of pain and rapture
– Acı ve coşku gelgitleri arasında yakalandı
Then I saw the time
– Sonra zamanı gördüm.
Watched it speedin’ by like a train
– Tren gibi hızlanmasını izledim.
Will I be known and loved?
– Tanınıp sevilecek miyim?
Is there one that I trust?
– Orada güvendiğim biri mi?
Starting to sober up
– Ayılmaya başladı
Has it been long enough?
– Yeterince uzun oldu mu?
Will I be known and loved?
– Tanınıp sevilecek miyim?
Little closer, close enough
– Biraz daha yakın, yeterince yakın
I’m a loser, loosen up
– Ben bir eziğim, gevşe
Setting free, must be tough
– Özgür olmak zor olmalı.
Will I be known and loved?
– Tanınıp sevilecek miyim?
Is there one that I trust?
– Orada güvendiğim biri mi?
Starting to sober up
– Ayılmaya başladı
Has it been long enough?
– Yeterince uzun oldu mu?
Will I be so in love?
– Yani aşık olacağım?
Any closer? Close enough
– Yaklaştın mı? Yeterince yakın
Shout out to what is done
– Ne yapıldığına bağır
R.I.P., here comes the sun
– R.I.P., işte güneş geliyor.
(Comes the sun)
– Güneş (gelir)
Kategoriler