So che sapore ha la solitudine
– Yalnızlığın tadını bilirim.
Perché la libertà ha sempre due facce
– Çünkü özgürlüğün her zaman iki yüzü vardır
Fredda, triste e pericolosa
– Soğuk, üzgün ve tehlikeli
Forse la vita è solo una bugia
– Belki de hayat sadece bir yalandır.
E questa voce non è neanche mia
– Ve bu ses benim bile değil
E al silenzio non c’è una risposta
– Ve susturmak için cevap yok
Mi passa la vita davanti, da estranei ad amici e da amici ad amanti
– Hayatım benden önce, yabancılardan arkadaşlara ve arkadaşlardan sevgililere geçiyor
E poi di nuovo estranei, i miei sogni sono altri
– Ve sonra yine yabancılar, hayallerim başka
Correre sulle pareti come Matrix, l’amore non è mai gratis
– Matri amore gibi duvarlarda koş
Il sesso è come ci fossimo vendicati
– Seks intikam gibidir
So che ti senti migliore, va bene, decidi te
– Daha iyi hissettiğini biliyorum, tamam, sen karar ver.
Vita precaria, sei anche tu per aria, poi dici di me
– Tehlikeli hayat, sen de havadasın, sonra benim hakkımda söylüyorsun
Ho perso la coscienza tra un paio di cosce, tra le cosche
– Birkaç uyluk arasında, uylukların arasında bilincimi kaybettim.
Non ha più valenza niente, né la vita né la morte
– Hiçbir şey daha değerli değildir, ne yaşam ne de ölüm
Vuoi solo il consenso, non c’è più il talento
– Sadece rıza istiyorsun, artık yetenek yok
Non c’entra la razza o il sesso, è un regime, sono oppresso
– Irk ya da cinsiyetle ilgili değil, bu bir rejim, ezildim
Senza armi, fa lo stesso, oggi è con le parole e il testo
– Silahsız, aynı şeyi yapıyor, bugün kelimeler ve metinlerle
Abbiamo fatto così tardi che poi è diventato presto
– O kadar geç yaptık ki erken oldu
Vorrei nascondermi per sempre dalla vista della gente
– Sonsuza dek insanların gözünden saklanmak istiyorum.
Spiando il mondo dalle tende della suite del presidente
– Başkanın odasının perdelerinden dünyayı gözetlemek
Come tutte le altre stupide leggende
– Diğer tüm aptal efsaneler gibi
È più triste che muoia il sogno, sai, che morire realmente
– Rüyanın ölmesi, aslında ölmekten daha üzücü.
Ma rifarei tutto senza pentirsi
– Ama pişman olmadan her şeyi tekrar yapardım.
Molto meglio che esser te che fotti i tuoi amici, la tua tipa la tradisci
– Arkadaşlarınla yatıp kızını aldatmandan çok daha iyi.
Ma hai la bocca piena di bugie, tu ti costituisci
– Ama ağzın yalanlarla dolu, teslim oluyorsun.
Io che steppo sulle teste delle bisce
– Ben bische’nin kafalarına basıyorum
Hai bisogno te di quelli come me
– Benim gibi adamlara muhtaçsınız
Vuoi indicare il più cattivo per sentirti più pulito
– Daha temiz hissetmek için en kötüsüne işaret etmek ister misin
Ho ucciso buoni propositi di una vita più Xanax
– Morean’ın iyi niyetlerini öldürdüm.
Luce rossa sempre accesa come fossi con Roxana
– Kırmızı ışık her zaman yanıyor sanki Ro Ro ile birlikteymişim gibi
Ma è questa malinconia che mi compiace, è la tristezza che mi appaga
– Ama beni mutlu eden bu melankoli, beni tatmin eden üzüntü
L’infelicità, è strano, ma mi completa
– Mutsuzluk, garip ama beni tamamlıyor.
Soffrire mi fa godere in fondo in questa vita fredda
– Acı çekmek, bu Soğuk Hayatın derinliklerinde keyif almamı sağlıyor.
Piuttosto che come voi meglio la morte o la galera
– Senin gibi olmak yerine ölüm ya da hapis daha iyi
So che sapore ha la solitudine
– Yalnızlığın tadını bilirim.
Perché la libertà ha sempre due facce
– Çünkü özgürlüğün her zaman iki yüzü vardır
Fredda, triste, pericolosa
– Soğuk, üzgün, tehlikeli
Forse la vita è solo una bugia
– Belki de hayat sadece bir yalandır.
E questa voce non è neanche mia
– Ve bu ses benim bile değil
E al silenzio non c’è una risposta
– Ve susturmak için cevap yok
Fredda, triste, pericolosa
– Soğuk, üzgün, tehlikeli
Proprio come me
– Tıpkı benim gibi
Fredda, triste, pericolosa
– Soğuk, üzgün, tehlikeli
Kategoriler