It’s 3:45 (AM)
– Saat 3:45 (AM)
And I just bite my tongue
– Ve sadece dilimi ısırıyorum
Update me on your life
– Beni hayatından haberdar et
And now you’ve found the one
– Ve şimdi onu buldun.
But I don’t like his eyes
– Ama gözlerini sevmiyorum.
And I distrust their name
– Ve isimlerine güvenmiyorum.
And I hate their haircut
– Ve saç kesimlerinden nefret ediyorum.
They look like a prick (A prick)
– Hıyara benziyorlar (hıyar)
But it’s all the same
– Ama hepsi aynı
Would it be daft of me to cry?
– Ağlamam aptalca olur mu?
Your tongue is razor sharp
– Dilin keskin
I miss when it would fight mine
– Benimkiyle ne zaman savaşacağını özlüyorum.
Left your heart on standby
– Kalbini beklemede bıraktın.
By the way he holds you
– Bu arada sana ne kadar değer verdiğini
Bet he serenades you
– Bahis serenades o
I can’t really blame you
– Seni gerçekten suçlayamam.
And I can still smell her perfume
– Ve hala parfümünün kokusunu alabiliyorum.
Did it rub off on you?
– Sana sürtündü mü?
And I can still smell her perfume
– Ve hala parfümünün kokusunu alabiliyorum.
Did it rub off on you?
– Sana sürtündü mü?
You say your ex-boyfriend’s a policeman
– Eski erkek arkadaşının polis olduğunu söylüyorsun.
Well, I say you need better standards
– Bence daha iyi standartlara ihtiyacın var.
You say your ex-boyfriend’s a policeman
– Eski erkek arkadaşının polis olduğunu söylüyorsun.
I say you need better standards!
– Bence daha iyi standartlara ihtiyacın var!
It seems like all our friends
– Tüm arkadaşlarımıza benziyor.
Abruptly fell in love
– Aniden aşık oldu
And she was in the dust
– Ve o tozun içindeydi.
Darling, life was streaming past
– Hayatım, hayat akıp gidiyordu.
So she learnt to lie
– Bu yüzden yalan söylemeyi öğrendi
She learnt how to pretend
– Rol yapmayı öğrendi.
A drama in the futile
– Beyhude bir dram
A means to an end
– Gülü seven dikenine katlanır
Why can’t you be a dick?
– Neden pislik olamıyorsun?
Why must you be so nice?
– Neden bu kadar kibar olmak zorundasın?
It’s hard for me to move on
– Hayatıma devam etmek benim için zor.
When I don’t really hate you
– Senden gerçekten nefret etmediğim zaman
(I don’t really hate you)
– (Senden gerçekten nefret etmiyorum)
(I don’t really hate you)
– (Senden gerçekten nefret etmiyorum)
(I don’t really hate you)
– (Senden gerçekten nefret etmiyorum)
And I can still smell her perfume
– Ve hala parfümünün kokusunu alabiliyorum.
Did it rub off on you?
– Sana sürtündü mü?
And I can still smell her perfume
– Ve hala parfümünün kokusunu alabiliyorum.
Did it rub off on you?
– Sana sürtündü mü?
It’s 3:45
– Saat 3:45.
Your taxi’s not arrived
– Taksiniz gelmedi.
I don’t think that he’s coming
– Onun geleceğini sanmıyorum
Kategoriler