Many prophets preach on bended knee. Many clerics wasted wine.
– Bir çok peygamber dizleri üzerinde vaaz verdiler. Bİr sürü din adamı şarabı boşa harcadı.
Do the bloodied sheets on those cobbled streets mean I have wasted time?
– Arnavut kaldırımlı sokaklardaki kanlı çarşaflar zamanımı boşa harcadığım anlamına mı geliyor?
Are there silver shores on paradise? Can I come in from the cold?
– Cennette gümüşi kumsallar var mı?
I killed a man in a far away land, my enemy I’m told.
– Soğuktan kaçıp sığınacak bir yer bulabilir miyim?
I really want you to really want me, but I really don’t know if you can do that.
– Beni gerçekten istemeni gerçekten istiyorum ama bunu yapabilir misin gerçekten bilmiyorum.
I know you want to know what’s right but I know it’s so hard for you to do that.
– Neyin doğru olduğunu bilmek istediğinin farkındayım ama bunu yapmanın senin için zor olduğunun da farkındayım.
And time’s running out as often it does, and often dictates that you can’t do that.
– Zaman her zamanki gibi bitip tükenmek üzere ve genelde bunu yapamayacağını söylüyor sana.
But fate can’t break this feeling inside that’s burning up through my veins.
– Ama kader bile damarlarımı yakan bu hissi yok edemez.
I really want you.
– Seni gerçekten istiyorum.
I really want you.
– Seni gerçekten istiyorum.
I really want you – now.
– Seni gerçekten istiyorum. Şimdi.
No matter what I say or do, the message isn’t getting through,
– Ne desem, ne yapsam, anlatamıyorum derdimi
And you’re listening to the sound of my breaking heart.
– Sense kırılan kalbimin sesini dinliyorsun.
I really want you.
– Seni gerçekten istiyorum.
I really want you.
– Seni gerçekten istiyorum.
Is a poor man rich in solitude, or will Mother Earth complain?
– Yoksun bir adam varsıl mıdır yalnızlığında yoksa sızlanır mı Toprak Ana?
Did the beggar pray for a sunny day, but Lady Luck for rain?
– Dilence güneşli bir gün diye dua ederken Bayan Şans yağmur duasına mı çıktı?
They say a million people bow and scrape to an effigy of gold.
– Bir milyon insanın altından bir put karşısında boyun eğip yerlerde süründüğünü söylüyorlar.
I saw life begin and the ship we’re in and history unfold.
– Hayatın başladığını ve içinde bulunduğumuz gemiyi gördüm, tarih gözler önüne serildi.
I really want you to really want me but I really don’t know if you can do that.
– Senin beni gerçekten istemeni gerçekten o kadar çok isityorum ki ama bunu yapabilir misin bilemiyorum gerçekten de.
I know you want to know what’s right but I know it’s so hard for you to do that.
– Neyin doğru olduğunu bilmek istediğinin farkındayım ama bunu yapmanın senin için zor olduğunun da farkındayım.
And time’s running out as often it does and often dictates that you can’t do that.
– Zaman her zamanki gibi bitip tükenmek üzere ve genelde bunu yapamayacağını söylüyor sana.
But fate can’t break this feeling inside that’s burning up through my veins.
– Ama kader bile damarlarımı yakan bu hissi yok edemez.
No matter what I say or do, the message isn’t getting through,
– Ne söylersem söyleyeyim ya da yaparsam, mesaj ulaşmıyor.
And you’re listening to the sound of my breaking heart.
– Ve kırılan kalbimin sesini dinliyorsun.
No matter what I say or do, the message isn’t getting through,
– Ne söylersem söyleyeyim ya da yaparsam, mesaj ulaşmıyor.
And you’re listening to the sound of my breaking heart.
– Ve kırılan kalbimin sesini dinliyorsun.